Giriş: 30.05.2025 - 09:05
Güncelleme: 30.05.2025 - 09:05
HÜSEYİN ÖZTÜRK

HÜSEYİN ÖZTÜRK

Denizli denilince akla elbette uluslararası alanda havlu, bornoz, ev ve otel tekstilinin başkenti olduğu gelir. Bu hususta Denizliler haklılar. Dünyanın hangi ülkesine gidersek gidelim, otellerde Denizli’de üretilmiş mamulleri görmek mümkün.


Denizli ekonomik olarak sadece tekstilde değil elbet, tarım ve hayvancılıkta da neredeyse diğer bölgelerimizle yarışıyor. Özellikle tarım alanında yetiştirdiği ürünlerle belki de ikinci veya üçüncü şehrimizdir.


Meyve ve sebze adına bilinen ne kadar ürün varsa, hepsi de Denizli’de yetişir. Farklı bir örnek verelim. Örneğin, dünyanın kekik ihtiyacının yüzde 90’ını Denizli karşılıyormuş. Öte yandan nar, son zamanlarda diğer bölgelerimizi geçmiş.


Denizli’ye; tarih, turizm, kültür ve ekonomisi bakımından ‘rakipsiz şehir’ denilse yeridir. Tarihiyle, kültürüyle, ekonomisiyle yaşayan bir şehir çünkü! Tabii başlıca özelliği, insanlarının çalışkan olması!


Denizli’de işsizlik yok denilecek seviyede imiş. “Çalışmak isteyen herkes için mutlaka yapılacak işler vardır” deniliyor ve civar il-ilçelerden işçi aranıyormuş. Tarım ve tekstille birlikte esas mermercilik, Denizli’nin iç ve dış ticarette ana dinamosunu oluşturuyormuş.


Geçtiğimiz hafta yolumuz Denizli’ye uğramıştı. Dolasıyla ekonomisinin tarihi ve bugünüyle ilgilendik. Gördük ki, Denizli ekonomisinin dünya çapında ünlü olmasının ve çalışkanlığının sebebi, alıp satmaktan ziyade üretmek, imal etmek ve sonra pazarlamakmış.


‘Ekmeğini pamuktan ve taştan çıkaran Denizli’ sözünü çok duyduk. Pamuk malum, tekstil ürünlerinin hammaddesi, taştan kastedilen de daha çok dünyaya ihraç edilen çeşitli renk ve desen seçenekleriyle her türlü dekorasyon stiline uygun traverten mermerleri imiş.


Denizli ekonomisine kısa bir yolculuk yapalım: 1920’li yıllarda 12 bin nüfuslu küçük bir kasaba iken, 2023 sonu verilerine göre nüfusu 1.059.082’yi aşmış. Ege Bölgesi’nde İzmir’den sonra tahminen ikinci büyük tarım, sanayi ve turizm merkezi. Özellikle Pamukkale tarihi alan, yerli yabancı ziyaretçi açısından yılın 12 ayı geziliyormuş. Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Denizli’nin bilinmeyen tarihi değerlerini ortaya çıkarmak için çalışmalar yapıyormuş.


Denizli’nin dağı, taşı, ovası gerçekten de çok verimli. Özellikle tarım ve hayvancılık, geçmiş yıllara göre büyük bir ivme kazanmış. Şu ünlü sözün sahibinin Denizli olduğu söyleniyor: “Çalışırsan bağ, çalışmazsan dağ olur”. Evet, sözün merkezi Denizli hakikaten!


Dokuma sektörünün ilki olan Denizli’de, 1980 yılına kadar Babadağ ilçe merkezi başta olmak üzere şehrin diğer yerleşim yerlerinde el ve yarı otomatik dokuma tezgâhlarıyla üretim yapılmış ve iç piyasadan ziyade dış piyasaya ihraç edilmiş.


Bugün ise Denizli’de tekstil ve konfeksiyon ihracatının büyük kalemlerini oluşturan havlu, bornoz ve diğer ürünler; İngiltere, Fransa, Almanya, ABD, Kanada, İsveç, Portekiz ve Yunanistan’la gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelere ihraç ediliyormuş.


Yine bir notu paylaşalım: Denizli’den ABD’ye yapılan bornoz ihracatı dikkat çekici. ABD’nin bornoz ithalatının yüzde 45’ini ülkemiz sağlıyor ve bu rakamın çok büyük bölümünü ise Denizli gerçekleştiriyormuş. 


Hep tekstil ve mermerden söz ettik ama mesela Denizli’nin Serinhisar ilçesi, Türkiye’de ve dünyada leblebiyle birlikte diğer kuruyemişlerde önemli bir yere sahipmiş. Serinhisar’dan her gün tonlarca leblebi ve yan ürünler, iç ve dış piyasaya satılıyormuş.


Sözü, Japonya ve AB ülkelerine balık ihracatıyla nihayetlendirelim. Denizli’nin Çameli ilçesinden bu ülkelere dondurulmuş balık ihraç ediliyormuş. Ve Denizli, ülkemiz ihracatında 9. sıradaki yerini bu yıl da korumuş.