Giriş: 13.03.2016 - 23:00
Güncelleme: 21.10.2022 - 09:23
CAN GÜRLESEL

CAN GÜRLESEL

Fiyat istikrarının sağlanması ve korunması böylece büyüme ve istihdam için uygun koşulları oluşturma görevine sahip olan Merkez Bankları için küresel kriz sonrası dönem oldukça yoğun ve tartışmalı geçti. Aynı dönem Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası için de tartışmalı bir dönem olarak yaşandı. Merkez Bankalarına ilişkin süreci değerlendirelim ve politika seçenekleri için önerilerde bulunalım.

1. MB’NİN GÖREVLERİNİ HATIRLAYALIM

Merkez Bankalarının görevi fiyat istikrarının sağlanması ve korunması. Merkez Bankaları fiyat istikrarını sağlayarak büyüme ve istihdam için de uygun koşulları sağlamış olur. Bu koşullar içinde ekonomiler tam istihdam seviyesine ulaşmayı hedefler. Tam istihdam seviyesine ulaşmış olup resesyona girmiş ülkelerin Merkez Bankaları bu aşamada ekonomide büyümeyi hızlandırmak ve tam istihdam seviyesine geri dönmek görevini de üstlenirler. Ancak enflasyonist ortamda yani enflasyon hedefin üzerinde iken enflasyon yerine büyüme veya istihdam üretme görevini üstlenmesi başarı sağlamıyor. Tam istihdam seviyesine ulaşmamış ve yüksek enflasyonlu ülkelerde ise Merkez Bankalarının önceliği enflasyonu düşürerek fiyat istikrarına ulaşılması oluyor.

2. KÜRESEL KRİZ HEPSİNİ ETKİLEDİ

Küresel kriz sonrası oluşan koşullar içinde Merkez Bankalarının yükü veya görevleri arttı. Gelişmiş ülke Merkez Bankaları resesyondan çıkışa, çok borçlu ülkeler için borçlanma alanı yaratmaya, kalıcı büyümeye dönüşe ve deflasyonu alt etmeye yönelmişken, gelişen ülke Merkez Bankaları daha çok finansal istikrarı sağlamaya öncelik verdi. Çünkü gelişmiş ülke Merkez Bankalarının küresel kriz sonrası uyguladıkları ve olağan olmayan genişletici para politikası ile küresel mali dalgalanmalar arttı. Gelişen ülke Merkez Bankaları da tsunami etkisi oluşturan mali dalgalanmaların etkilerini yönetmeye çalışırken, enflasyonu ikinci plana bırakmak zorunda kaldı.

3. MB’NİN DE YÜKÜ ARTTI

TC Merkez Bankası 2001 krizi sonrası bağımsızlık sağlayan kanuni düzenleme ardından sadece fiyat istikrarına odaklanmış, bunun için enflasyon hedeflemesi politikasını kullanmış ve enflasyonu 2006’da tek haneye indirmişti. Ardından yaşanan küresel kriz sonrasında Merkez Bankası sermaye girişlerinin tehdit ettiği finansal istikrara da odaklandı. 2011 yılından itibaren ise ‘büyümede dengelenme’ politikası izleyerek ekonomik büyümeyi de doğrudan hedefleri içine aldı. Merkez Bankası’nın aynı anda üç hedefe birden yönelmesi doğal olarak esas işlevi olan fiyat istikrarı sağlanmasında sıkıntı doğurdu. Nitekim küresel ölçekte deflasyon yaşanırken, Türkiye’de enflasyon hızla yükseldi, fiyat davranışları bozuldu.

4. FİYAT İSTİKRARINA ODAKLANMALI

TC Merkez Bankası’nın çoklu hedef gözetmesi enflasyonda başarılı olma şansını azaltıyor. Yüksek enflasyon varken, finansal istikrarı, daha düşük faizleri ve daha hızlı büyümeyi sağlamak mümkün değil. Bu nedenle TC Merkez Bankası yeniden enflasyon hedeflemesi politikasını kullanarak fiyat istikrarına odaklanmalı. Nitekim küresel kriz sonrası oluşan olağanüstü koşullar kademeli olarak ortadan kalkıyor. TC Merkez Bankası da kademeli olarak para politikasını sadeleştirmeli ve daha yüksek reel faizler uygulamaktan kaçınmamalıdır.

Son Söz; Fiyat istikrarını sağlamadan sürdürülebilir ve hızlı büyümeyi sağlamak mümkün değildir.