istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 01.08.2025 - 10:51
Güncelleme: 01.08.2025 - 10:57
CAN GÜRLESEL

CAN GÜRLESEL

2023 haziran ayından bu yana uygulanan dezenflasyon programından en büyük sıkıntıyı reel sektör çekmeye devam ediyor. Dezenflasyon programı kapsamında enflasyonla mücadele amacıyla yaklaşık 25 aydır sıkı para politikası uygulanıyor. Sıkı para politikası enflasyon üzerinde hissedilir etkilerini 2025 mayıs ve haziran aylarında gösterdi ve yıllık tüketici enflasyonu yüzde 35 seviyesine geriledi. Bu gelişmenin ardından TCMB, temmuz ayı toplantısında yeniden faiz indirimine gitti. Böylece bir yandan enflasyon gerilerken, reel sektörün uzun süredir beklediği gevşeme adımları da atıldı. Faiz indirimini, olası parasal gevşeme takvimini ve reel sektöre etkilerini değerlendirelim.


1. TCMB politika faizini yüzde 43’e indirdi
TCMB, dezenflasyon programı kapsamında ilk faiz indirimini 2024 aralık ayında gerçekleştirmiş ve politika faizini yüzde 50’den yüzde 47.5’e çekmişti. Daha sonra iki faiz indirimi daha yapılmış ve mart ayında politika faizi yüzde 42.5’e düşmüştü. Ancak mart ayında yaşanan finansal şoklar nedeniyle banka politika faiz oranını yeniden yüzde 46’ya yükseltmişti. Temmuz ayında ise TCMB politika faizini 300 baz puan düşürerek yüzde 43’e çekti. Merkez Bankası, faiz indirimi yaptığı temmuz ayı toplantısında enflasyon karşısında ve faiz indirimlerinde temkinli duruşunu sürdüreceğini açıkladı. Yeni faiz indirimlerine ve ilave gevşeme adımlarına, enflasyon gelişmelerine göre karar verilecek.


2. İç talep önemli ölçüde yavaşladı
Sıkı para politikasının reel sektör açısından üç önemli sonucu yaşanıyor. Bunlardan ilki, yüksek faizler nedeniyle finansman maliyetlerinin önemli ölçüde artmış olmasıdır. Kredilerin maliyeti yıllık bileşik yüzde 60’ı aştı. İkinci olarak, ilave sıkılaştırma önlemleriyle finansmana erişimin en aza inmiş olmasıdır. Üçüncü olarak da yine yüksek faiz sonucu iç talepte önemli bir yavaşlama yaşanıyor. TCMB, temmuz ayı toplantısı sonrası iç talebin dezenflasyonist etkilerinin görüldüğünü açıkladı. Bunun reel sektör için anlamı, iç talebin yavaşlamış ve hatta gerilemeye başlamış olmasıdır. Reel sektör, uzun süredir iç talepteki yavaşlama/daralma sonucu satışlarının reel olarak düşmekte olduğunu söylüyordu. Merkez Bankası da reel sektörün bu tespitini doğrulamış oluyor.


3. Enflasyona ve diğer risklere bağlı
Reel sektör açısından ilk faiz indirimi moral kaynağı oldu. Ancak indirim sonrası yine piyasa faiz oranları oldukça yüksek ve reel sektör açısından rahatlama sağlayacak faiz seviyelerine inilmesi için faiz indirimlerinin devam etmesi gerekiyor. Merkez Bankası’nın yeni faiz indirimleri de enflasyondaki gelişmelere ve özellikle dövize talep yaratabilecek risklere bağlı olacak. Enflasyon temmuz ayında kamu fiyat ve vergi ayarlamaları nedeniyle yüzde 2’nin üzerinde gelecektir. İzleyen aylarda ise daha düşük aylık enflasyon oranları olasıdır. Eylül ayında yıllık enflasyon yüzde 32.5-33 ve yılsonunda da yüzde 28-29 seviyelerine inebilecek. Bu enflasyon düşüşü gerçekleşirse TCMB yılsonuna kadar kalan 3 toplantısında politika faizini yüzde 35’e kadar indirebilecek. Faiz indirimi önünde en önemli engel, riskler nedeniyle yeniden TL’den dövize kaçış ve TL’de yüksek değer kaybı olacak.


4. Kredi faizleri ve finansmana erişim
Reel sektör için faiz indirimi kadar bir diğer önemli konu, finansman maliyetleri ve finansmana erişim konusundaki gelişmeler olacak. TCMB, temmuz toplantısı sonrası bu alanda temkinli adımlar atacağını açıkladı. Reel sektör için bunun anlamı, kredi büyüme sınırları ile kredi kartları ve ticari kredi kartlarındaki sınırlamaların en erken eylül ayından itibaren gevşetilmeye başlanacak olmasıdır. Bankanın bundan sonraki ilk toplantısı, 11 Eylül’de ve diğer alanlardaki gevşeme adımları bu toplantıda başlayacak. Kredi faizlerinde ise 300 baz puan düşüşün aynı oranda etkisi görülecek. Ancak hissedilir düşüşler son çeyrekte yaşanabilecek.


5. Türk Lirası’nda beklentiler
Sıkı para politikasının ve özellikle 19 Mart sonrası ilave sıkılaşmaların bir diğer ana hedefi, Türk Lirası’nın değerinin istikrara kavuşturulmasıdır. Marttan sonraki ilave sıkılaşmalarla TL’deki hızlı değer kaybının önüne geçildi. Bundan sonra yaşanacak faiz indirimleri ve gevşeme adımları TL’de kademeli ve kontrollü bir değer kaybına yol açacak. TCMB temkinli gevşeme politikası uygularsa reel sektörün ve ihracatçıların beklediği TL’de düzeltme gerçekleşmeyecek. TL’de sert değer kayıpları siyasi ve jeopolitik riskler nedeniyle olabilecek.


SON SÖZ: REEL SEKTÖR iÇiN ZORLU DÖNEM BİRKAÇ AY DAHA DEVAM EDECEK.