Giriş: 12.09.2025 - 08:37
Güncelleme: 12.09.2025 - 08:37
CAN GÜRLESEL

CAN GÜRLESEL

2026-2028 dönemini kapsayan üç yıllık yeni Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Programın temel önceliği, dezenflasyon sürecinin sürdürülmesi ve kalıcı fiyat istikrarının sağlanmasıdır. Programın makro ekonomik hedefleri bu ana öncelik çerçevesinde şekillendi. Genel olarak makro hedeflerin uyumlu olduğu görülüyor.


1. Büyüme-enflasyon ikilisi daha uyumlu

Dezenflasyon sürecinde uygulanan sıkılaşma politikaları ile büyümenin daha düşük gerçekleşmesi olağan bir sonuçtur. 2024 yılındaki Orta Vadeli Program’da iddialı enflasyon hedefleri ile yine görece yüksek büyüme hedefleri konulmuştu. Yeni programda ise 2026 yılı için yılsonunda yüzde 16 enflasyon hedeflenirken büyüme için yüzde 3.8 hedefi belirlendi. Büyüme ile enflasyon hedefleri 2026 yılı için daha tutarlı görülüyor.


2. Dezenflasyon süreci uzuyor

2023 yılında ilan edilen 2024-2026 Orta Vadeli Program ile 2025 yılı için yüzde 15.2 ve 2026 yılı için ise tek haneli ve yüzde 8.5 enflasyon hedeflenmişti. 2025-2027 Orta Vadeli Program ise 2025 yılı için yüzde 17.5 ve 2026 yılı için yüzde 9.7 enflasyon hedefi belirlemişti. İki programın uygulamasında enflasyon hedeflerinin uzağında kalındığı görülüyor. 2025 yılında yüzde 28.5 enflasyon öngörülüyor. 2026-2028 programı, 2026 yılı enflasyonu için ise yüzde 16 hedefi koydu. Tek haneli enflasyona 2027 sonunda yüzde 9 ile ulaşılacağı tahmin ediliyor. Görüldüğü gibi enflasyon katılaştı ve dezenflasyon süreci uzuyor. Sürecin uzaması da reel sektörün sıkıntılarını artırıyor.


3. Sıkı para politikası 2026’da da sürecek    

2026-2028 programının enflasyon ve büyüme hedefleri dikkate alındığında sıkı para ve mali politikanın 2026 yılı boyunca da süreceği görülüyor. Özellikle 2026 yılsonu yüzde 16 enflasyon hedefine ulaşabilmek için para politikasında kademeli ve temkinli bir gevşeme olması gerekiyor. TCMB politika faizi ile piyasa faizlerinde daha yavaş bir gerileme olasılığı arttı. Dezenflasyon sürecinde sıkı para politikasının desteklenmesi için gıda fiyatları, hizmetler, kiralar ile eğitim-sağlık alanlarında yapısal iyileştirmelere ihtiyaç duyuluyor.


4. Türk Lirası reel olarak değerlenmeye devam edecek

Türk Lirası’nın reel olarak değerlenmesi dezenflasyon programında önemli bir politika aracı olarak kullanılmaya devam edilecek. Yeni programda 2025 yılı için ortalama dolar/TL kurunda yüzde 21 artış olacağı hesabı kullanılmış. 2026 yılında ise ortalama dolar/TL kurunda artış oranı yüzde 17.6 olarak kullanılmış. Dolar/TL kuru 2025 yılsonu için 43.6 ve 2026 sonu için ise 49.6 olarak öngörülüyor. Bu hesaplamada yıllık dolar kuru artışı yüzde 13.8 oluyor. Her iki hesaplamada da TL gerçekleşmesi beklenen ortalama ve yıllık enflasyon dikkate alındığında reel olarak değer kazanıyor.


5. Cari açık kontrol altında kalırken, mal ihracatında yüzde 3 artış hedefleniyor   

Yeni Orta Vadeli Program’da döviz dengesine ilişkin iyimser hedefler yer alıyor. Buna göre 2025 yılında 22.6 milyar dolar olarak gerçekleşmesi beklenen cari açık, 2026 yılı için 22.3 milyar dolar olarak öngörülüyor. 2025 ve 2026 yıllarında hizmetler ihracatındaki artış, cari işlemler dengesine önemli katkı sağlıyor. Mal ihracatında ise 2025 yılındaki yüzde 4.6 artış sonrası 2026 yılında sadece yüzde 3 artış hedeflenmiş. Yeni program, 2026 yılında özellikle ABD’nin tarifelerinin olumsuz etkisiyle dünya ekonomisi ve ticaretinde zayıf büyümeler bekliyor. İhraç pazarlarında büyümeler genel olarak durağan kalacak. Buna bağlı olarak mal ihracatı artışı hedefi de oldukça sınırlı belirlenmiş. 


6. Yeni program reel sektörü nasıl etkileyecek?

Yeni program, reel sektörün talep tarafında 2026 yılındaki beklentilerini törpülemiş gibi görünüyor. İçeride tüketim harcamalarında yüzde 3.3 ve yatırım harcamalarında ise yüzde 4 büyüme öngörülüyor. Dış talep de yine zayıf kalacak. Finansman tarafında iyileşme kademeli olacak. Reel sektörü rahatlatacak piyasa faiz oranlarına muhtemelen 2026 yılının ikinci yarısında ulaşılabilecek. Finansman olanaklarındaki gevşeme de kademeli ve temkinli gerçekleşecek. TL’deki reel değerlenme mal ve hizmet ihracatçılarının rekabet gücünü sınırlayacak. 2026 yılında ücret artışları yüzde 20-22 seviyesinde kalacak. Sabit gelirlilerin satın alma gücü zayıf kalacak ve bu da iç talebi olumsuz etkileyecek.          


Son Söz: Yeni program kendi içinde tutarlı, ancak reel sektöre ve çalışanlara yükü açısından sürdürülebilirliği tartışmalı.