Giriş: 18.07.2025 - 08:33
Güncelleme: 18.07.2025 - 08:33
CAN GÜRLESEL

CAN GÜRLESEL

2023 haziran ayından itibaren uygulanmaya başlanan dezenflasyon programının ana unsurunu sıkı para politikası oluşturuyor. Sıkı para politikası, özellikle iç talebi kontrol ederek tüketici enflasyonunda gerilemeyi ve nihayetinde de tek haneli enflasyonu ve fiyat istikrarını hedefliyor. 


Sıkı para politikası yüksek faizler, kredi genişlemesinin sınırlanması ve TL likiditesinin azaltılması araçlarını kullanıyor. Sıkı para politikası uygulaması, en çok reel sektörü olumsuz etkiliyor. Geldiğimiz süreçte faiz indirimleri beklentileri arttı. Bu çerçevede olası faiz indirimi senaryolarını ve reel sektöre etkilerini değerlendirelim. 


1. SIKILAŞMA UZADI VE REEL SEKTÖRÜN SIKINTILARI ARTTI

Dezenflasyon programı 25. ayına girdi ve enflasyonla mücadelede halen alınacak önemli bir mesafe bulunuyor. Program uygulama sürecinde iki kez akamete uğradı. Bunlardan ilki, 2024 yerel seçimleri öncesi dövize dönük oluşan talep nedeniyle TL faizlerin artırılması dönemidir. İkincisi ise 2025 Mart ayında yaşanan gelişmeler sonucu yaşanan finansal şoku yönetmek için yine faizlerin artırıldığı dönemdir. Her iki dönem de dezenflasyon programında toplam 6-9 aylık bir gecikmeye neden oldu. Bunun diğer anlamı, enflasyon ve faizlerde beklenen düşüşün 6-9 ay gecikmesidir. Bu gecikmenin yükünü büyük ölçüde reel sektör taşıyor. Nitekim yüksek faizlerle reel sektörün hem mali yapısı ve kârlılıkları hem de talepteki daralma ile nakit akışları bozuluyor. Bu nedenlerle faiz indirimi ve diğer gevşeme adımları en çok reel sektörü ilgilendiriyor.          


2. ENFLASYONDA GERİLEME EĞİLİMİ YAŞANIYOR

Dezenflasyon programının hedeflerine bağlı olarak gecikmeli de olsa tüketici ve üretici enflasyonunda gerileme yaşanıyor. Yine Merkez Bankası’nın yakından izlediği enflasyon beklentilerinde de gerileme eğilimi belirgin hale geldi. Açıklanan tüketici enflasyonu verilerine ilişkin eleştiriler bir yana bırakıldığında haziran sonu itibariyle yıllık enflasyon yüzde 35.0’e geriledi. Merkez Bankası’nın yılsonu enflasyon hedefi orta noktası olarak yüzde 24 ve üst bant olarak da yüzde 29 bulunuyor. Enflasyonda gerilemenin mevcut hızıyla devam etmesi halinde ekim başında açıklanacak eylül yıllık enflasyonu yüzde 32’ye inebilecek. Yılın son çeyrek dönemindeki olası gerilemeyle yılsonunda TÜFE yıllık yüzde 28-29 seviyesine kadar düşebilecek. Enflasyondaki düşüş hızı, Merkez Bankası’nın faiz indirimi ve gevşeme adımlarını da belirleyecek.  


3. MERKEZ BANKASI POLİTİKA FAİZİ BEKLENTİLERİ 

Yukarıda öngörülen enflasyon düşüşünün gerçekleşmesi halinde Merkez Bankası temmuz ayından başlayarak yılsonuna kadar faiz indirimlerine devam edecek. Merkez Bankası, temmuz ayında politika faizini büyük ihtimalle yüzde 42.5’e indirecek. Bankanın ağustos ayında toplantısı olmayacak. 11 Eylül tarihindeki toplantıda politika faizi yüzde 40’a, ekim ve aralık toplantılarında da yüzde 32.5-35.0 aralığına kadar inebilecek. Bu faiz indirimi öngörüsü yukarıdaki enflasyon düşüşü öngörüsüne dayanıyor. Enflasyonun daha yüksek kalması halinde faiz indirimi daha sınırlı kalabilecek. 


4. KREDİ FAİZLERİNDE GELİŞMELER NASIL OLUR?   

Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine paralel olarak kredi faiz oranları başta olmak üzere piyasa faizleri de kademeli olarak düşecek. Ancak Merkez Bankası, muhtemelen piyasa faiz düşüşlerinde temkinli olacak ve hızlı gerilemelere izin vermeyecek. Merkez Bankası’nın yukarıdaki faiz indirim senaryosu gerçekleşirse kredi faiz oranları da yıllık bileşik olarak temmuz ayında yüzde 55 seviyelerine, eylül ayında yüzde 45-50 aralığına, yılsonunda da yüzde 35-40 seviyelerine inebilecek. Bu seviyeler dikkate alındığında reel sektör için hem finansman maliyetleri açısından hem de iç talep tarafında hissedilir bir iyileşme yılın son aylarında gerçekleşecek. Ancak temmuz ayından itibaren faiz indiriminin başlaması reel sektörün beklentilerini ve moralini olumlu etkileyecek. Merkez Bankası, kredi kartlarına getirdiği sınırlamalarda esnemeye temmuz ayında, kredi büyümesi sınırlamalarındaki esnemeye ise eylül ayında başlayabilecek. 


Son Söz: Faiz indirimleri ve gevşeme adımları gecikirse reel sektörde kayıplar daha da artabilir.