Giriş: 20.06.2025 - 08:55
Güncelleme: 20.06.2025 - 08:55
CAN GÜRLESEL

CAN GÜRLESEL

Küresel ekonominin rezerv para birimi ABD doları, diğer para birimleri karşısında uygulanan ekonomi politikalarına, merkez bankalarının para politikalarına ve de jeopolitik ve siyasi gelişmelere bağlı güvenli liman arayışına göre öngörülebilir bir aralıkta dalgalanıyor. Uzun yıllardır yaşanan bu öngörülebilir dalgalanma, ABD yeni yönetiminin politikaları karşısında sorgulanmaya başlanmış olup, orta uzun vadede ABD dolarının değer kaybı beklentileri ortaya çıktı. Bu beklentilerin gerekçelerini ve gerçekleşme olasılıklarını değerlendirelim.


ABD doları, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan para sistemi içinde rezerv para birimi oldu ve küresel ekonomide belirleyici hale geldi. 1973 yılında altına dayalı para sisteminin sona ermesinin ardından ABD doları rezerv para birimi olmayı sürdürdü. Merkez bankası para politikalarının öneminin arttığı bu yeni dönemde dövizler arası pariteler serbest döviz piyasalarında belirlenmeye başladı.


1973’te ABD doları ile diğer önemli 6 para biriminin oluşturduğu sepet arasında değeri ölçen bir ABD dolar endeksi kullanılmaya başlandı. 1973 yılını 100 kabul eden endeks, 100 puanın üzerine çıktığında ABD doları değer kazanıyor, 100 puanın altına indiği zaman ise değer kaybediyor. 1973 yılından sonra ABD doları 3 kez 100 puanın çok üzerinde seviyelere ulaşarak önemli ölçüde değerlendi veya güçlendi. Bunlardan en önemlisi 1981 ile 1985 arasındaki değerlenmedir.


***

ABD’de dönemin yönetimi doların böylesine güçlenmesinden rahatsız oldu ve özellikle Japonya yeni ile Alman markı karşısındaki değerlenme ABD’de yüksek dış ticaret açıklarına neden oldu. ABD, 1985 yılında Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa ve İsviçre ile Plaza anlaşması adı verilen bir anlaşma imzaladı ve başta yen ve mark olmak üzere diğer para birimlerinin değerlenmesini hedefledi. Anlaşmanın ardından özellikle Japon yeni önemli ölçüde değer kazandı. ABD yönetimi kontrollü olarak dolar değer kaybını sağladı. 2008 küresel krizi ile pandemi döneminde de ABD dolar endeksi 100 puanı aşarak değer kazandı. Daha sonra normalleşmeler yaşandı. 1973-2024 arasında ABD doları dalgalanmalar göstermesine karşın rezerv para işlevini sürdürdü. Bugün merkez bankalarının döviz rezervleri içinde azalmakla birlikte ABD dolarının payı halen yüzde 50’ye yakın bulunuyor.


2024 yılında seçimleri kazanan ABD yönetiminin politika vaatleri çerçevesinde ABD doları yine değer kazandı ve dolar endeksi 100 puanın önemli ölçüde üzerine çıktı. Ancak yeni yönetimin ticaret tarifelerine ilişkin hedeflerini açıklamasının ardından bir finansal dalgalanma gerçekleşti ve ABD doları değer kaybetmeye başladı. Açıklanan tarifelerin ABD ekonomisini olumsuz etkileyeceği öngörülerine bağlı olarak dolarda değer kaybı yaşandı. Dolar endeksi 100 puan seviyesine geri çekildi.


Son haftalarda ise ABD dolarının orta-uzun vadede değer kaybının devam edeceği ve doların rezerv para birimi vasfının zayıflayacağına ilişkin beklentiler artmaya başladı. Yeni yönetimin ticaret politikalarının yanı sıra dış politikadaki izolasyonist politikalar, jeopolitik gelişmeler ve özellikle kamu borçları ve mali görünümün bozuluyor olması ile ABD doları için değer kaybı beklentileri kuvvetleniyor. Burada kritik nokta, ABD dolarının değer kaybetmesi ile rezerv para vasfının zayıflaması sonuçlarının çok farklı olacağıdır. Orta-uzun vadede kontrollü bir değer kaybı olabilecektir, ancak rezerv para birimi vasfının kaybedilmesine izin verilmeyecektir.


***

ABD dolarının orta vadede değer kaybı beklentilerini şekillendirecek ana gelişme, devam eden tarife müzakerelerinin sonuçları olacak. Müzakereler sonrası karşılıklı olarak daha düşük tarifeler uygulanması halinde ABD dolarının değer kaybına ilişkin beklentiler zayıflayacak. Eğer müzakereler sonrası geniş kapsamlı ve yüksek tarifeler uygulanırsa ABD dolarında değer kaybı baskısı artacak. ABD’nin müzakerelerde istediği sonuçları alamaması halinde zayıf doları bir silah olarak kullanabileceği tahminleri de gündeme geliyor. Bu da ticaret savaşlarına kur savaşlarını ekleyecek.

Bu süreçte ABD Merkez Bankası’nın para politikası da belirleyici olacak. Merkez bankası muhtemelen ABD dolarında yüksek değer kayıplarına izin vermeyecek. Tarifelerin yanı sıra doların yüksek değer kaybı da enflasyonist etkiler yaratacak. Bu nedenle merkez bankası para ve faiz politikası araçlarını kullanarak dolarda daha sınırlı ve öngörülebilir değer kaybına izin verecek.



ABD dolarının değeri, Türkiye’nin uyguladığı dezenflasyon programını, enflasyonla mücadelesini ve dış ticaret gelişmelerini de yakından etkiliyor. Daha zayıf bir ABD doları, TL’nin de dolar karşısında değerlenmesine yol açarak dış ticaret dengesini olumsuz etkileyebilecek. ABD dolarında bundan sonrasında sınırlı bir değer kaybı yaşanması ve Euro-dolar paritesinin 1.15-1.18 aralığına oturması, Türkiye için en sağlıklı denge değer gibi görülüyor.