istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 06.03.2025 - 09:04
Güncelleme: 06.03.2025 - 09:06
CAN GÜRLESEL

CAN GÜRLESEL

Küresel ekonomide ayrışma ve içine kapanma öne çıkarken, küresel ticaret giderek zor hale geliyor. Salgın sonrası yaşanan gelişmeler bu eğilimde etkili oluyor. Ayrıca yeni gelişmeler de ticareti zorlaştırıyor.


Öncelikle salgın sonrası yaşanan gelişmeleri değerlendirelim. Salgın sonrası küresel tedarik zincirlerinde önemli bir kırılma yaşanmıştı. Asya ve özellikle Çin’e olan tedarik bağımlılığının yarattığı sıkıntılarla tedarik güvenliği önem kazandı. Bu amaçla tedarik kanallarının çeşitlendirilmesi, yakından tedarik ve kritik ürünlerin yerli üretimi eğilimleri ortaya çıktı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaş ise jeopolitik kırılmalar yarattı. Rusya ile Batı arasında ticari ilişkiler koptu. Rusya’ya ticari yaptırımlar uygulanmaya başlandı.


Diğer yandan, ABD ile Çin arasındaki hegemonya mücadelesi özellikle teknoloji savaşlarında belirgin hale geldi. Teknoloji ürünlerinin ihracatında önemli kısıtlamalar getirilmeye başlandı. Batı bloku ile güney ülkeleri kendi aralarında ticareti öne çıkarmaya başladı. 


Tüm bu gelişmelerle küresel ticaret 2024 yılında yeniden gerileme gösterdi. Ancak ABD’de yapılan seçimler sonrası yeni yönetimin uygulamayı hedeflediği politikalar ve diğer gelişen eğilimlerle küresel ticaret giderek daha da zor hale gelmeye başladı. Küresel ticareti zorlaştıran gelişen eğilimleri değerlendirelim.


Korumacılık eğilimi: ABD yeni yönetimi, ticarette tam bir korumacılık savaşına neden oluyor. Yeni yönetim tüm ülkelerden yapılan ithalata ilave vergiler koymaya başladı. 2 Nisan tarihine kadar tüm ülkelere ithalat vergileri konulması hedefleniyor. ABD’nin ithalatta vergi koyduğu ülkeler de ABD’den yaptıkları ithalata vergi koyacak. Karşılıklı vergilemeler ticarette önemli daralma ve sapmalara yol açacak. Ülkeler alternatif pazar arayışı içinde olacak. Diğer ülkelerin de kendi aralarında özellikle Çin’e dönük vergi uygulamaları olasılığı artıyor.


Evinde üretim: Küreselleşmenin getirdiği en önemli sonuçlardan biri, sanayi üretimlerinin parçalanması, daha ucuz maliyetli yerlerde yapılması ve buralardan tedarik edilmesi olmuştu. Buna bağlı olarak küresel ölçekte bir tedarik zinciri ortaya çıkmış oldu. Günümüzde ise ülkeler artan oranda sanayilerini yeniden canlandırmaya ve sanayi üretimlerini artırmaya çalışıyor. Birçok kritik üründe mutlaka yerli üretime sahip olma eğilimi güçleniyor. Bu eğilim küresel tedarik zincirlerinin ve ticaretin zayıflamasına yol açacak.        


Near shoring-friends shoring-no shoring: Salgın sonrası ortaya çıkan önemli bir eğilim yakından tedarik olmuştu. Tedarik güvenliğinin sağlanması amacıyla tedarikin daha çok yakın ülkelerden yapılması eğilimi oluşmuştu. Bu eğilim kısmen devam ediyor. Diğer yandan, ABD ve Çin liderliğindeki küresel ayrışma dost ülkeler veya müttefikler arası tedarik eğilimini ortaya çıkardı. Son ticaret verileri, ülkelerin ticaretinde dost-müttefik ülkelere ağırlık vermeye başladığını gösteriyor. Son olarak ise tedarikin mümkün olduğunca yurt içinden sağlanması fikri güçleniyor. Bu henüz fiili bir eğilim haline gelmedi. Ancak bu eğilim, özellikle teknoloji ve savunma-havacılık-uzay sanayi alanlarında güçlenmeye başladı. 


Emtia milliyetçiliği: Hegemonya mücadelesi, teknolojik gelişmeler ve küresel ayrışma, kritik emtia için de korumacılığı getirmeye başladı. Ancak bu korumacılık tersine çalışıyor ve ithal mallara karşı değil, yerli üretimin korunmasına dönük uygulanıyor. Emtia milliyetçiliği olarak güçlenen bu eğilim, özellikle nadir metaller ve elementler için öne çıkıyor. Ülkeler sahip oldukları kaynakları sadece kendileri kullanmak istiyor. Bu da küresel ticaretin gelişmesini sınırlayacak bir unsur olacak.  


İhracat yasakları: Salgın sonrası tarım ve gıda ürünlerinde, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası ise metaller ve madenlerde başlayan ihracat yasakları ve kontrolleri giderek genişliyor. İklim değişimi ve hava olaylarıyla artan kuraklık sonucu ülkeler için gıda güvenliği çok kritik hale geldi. Bu nedenle ülkeler birçok üründe ihracat yasakları getiriyor. Aynı eğilim, birçok önemli ana metal sanayi ürününde ve metal cevherlerinde de yaşanıyor. 


Yaptırımlar: Jeopolitik gelişmeler karşısında ülkelerin ticaretine yaptırımlar uygulanması giderek yaygınlaşıyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası Rusya’ya uygulanan iki yönlü ticaret yaptırımları bunun en önemli örneği. Rusya’dan enerji ve diğer ürünlerin ithalatına yasaklar getirildi. Ancak Rusya, yaptırım uygulamayan ülkelere ağırlık vererek ticaretini sürdürmeye çalışıyor. Yaptırımlar ticaretin daralmasına yol açarken, ticaret sapmaları ve haksız ticaret vakaları da artıyor.                  


Son söz: Tüm bu eğilimler önümüzdeki dönemde ihracatı ve küresel ticareti zorlaştırmaya devam edecek.