Giriş: 25.04.2016 - 00:00
Güncelleme: 21.10.2022 - 09:29
CAN GÜRLESEL

CAN GÜRLESEL

Merkez Bankası politikaları küresel ölçekte hem çok aktif hem de çok geniş bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Türkiye’de de Merkez Bankası Başkanı değişimi ile birlikte para politikalarında olası bir para politikası değişimi beklentisi oluşmuştu. Ancak yeni Başkanı ile ilk kez toplanan Merkez Bankası para politikasında uzun bir süredir koruduğu temkinli para politikasına devam etti. Bu çerçevede Merkez Bankası’nın kararını, olası etkilerini ve bundan sonraki beklentileri değerlendirelim.

1. SADECE ÜST BANT FAİZLERİNİ 0.50 PUAN İNDİRDİ

Merkez Bankası daha yüksek faiz indirimi istekleri ve beklentilerinin olduğu bir ortamda gecelik faiz oranını yüzde 10.50’den yüzde 10’a indirmiş, Merkez Bankası borçlanma faiz oranını ise 7.25 düzeyinde sabit tutmuştur. Politika faizi olarak bilinen bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı da yüzde 7.5 düzeyinde sabit tutuldu. Geç likidite penceresi faiz oranları olarak adlandırılan ve Bankalararası Para Piyasası’nda saat 16.00–17.00 arasında gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borç verme faiz oranı ise yüzde 12’den yüzde 11.50’ye indirildi. Merkez Bankası faiz indiriminde oldukça temkinli davrandı. Bu faiz kararları sonrası Merkez Bankası’nın ortalama piyasayı fonlama faizinde de 0.25-0.30 puan kadar bir gerileme olabilir.

2.MB EKONOMİDEKİ GELİŞMELERİ OLUMLU DEĞERLENDİRİYOR

Merkez Bankası temkinli para politikasını sürdürürken ekonomi için şu güncel değerlendirmeleri yapmıştır: Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyrediyor. Reel sektör için yavaşlayan kredi büyümesini Merkez Bankası makul görüyor. Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi destekliyor. Cari işlemler bir risk olarak kontrol altında. Artan jeopolitik risklere karşın Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat üzerindeki olumlu etkisi güçlenerek sürüyor. Açıklanan veriler ile öncü göstergeler iktisadi faaliyetin ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini koruduğunu gösteriyor. Böyle giderse Türkiye bu yılda yüzde 3-4 arasında bir büyüme yakalayacak gibi görünüyor.

3.MB’YE GÖRE ENFLASYONDA DÜŞÜŞ SÜRECEK AMA ÇEKİRDEK ENFLASYON YÜKSEK

Merkez Bankası hedeflediği enflasyon ile ilgili ise şu değerlendirmeyi yaptı: Enflasyon yakın dönemde belirgin bir düşüş sergilemiştir. Temelde işlenmemiş gıda kaynaklı gerçekleşen bu düşüşün kısa vadede devam edeceği öngörülüyor. Yakın dönemde küresel oynaklıklarda gözlenen düşüş de sürdü ve küresel finansal koşullarda iyileşme yaşandı. Böylece döviz kuru artışları ve onun doğurduğu enflasyon baskısı da azaldı. Bunlara karşın çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmenin sınırlı olması likidite politikasındaki sıkı duruşun korunmasını gerektiriyor.

4.MB’NİN KARARININ FAİZLERE VE TÜRK LİRASINA ETKİLERİ

Merkez Bankası’nın son kararı ile tahvil-bono faiz oranlarında sınırlı bir gerileme daha yaşanıyor. Ancak mevduat ve kredi faizlerinde indirim etkisi oldukça sınırlı kalacaktır. Bir başka deyişle firmalar üzerindeki yüksek faiz yükü bir süre daha devam edecek. Kredi ve iç talebi canlandıracak bir kredi faiz indirimi de şimdilik çok mümkün görünmüyor. Türk Lirası ise bir miktar değerleniyor.

5.MB FAİZLERİ MAYIS VE HAZİRAN AYLARINDA DA İNDİRMEYE DEVAM EDER

Önümüzdeki dönemde Merkez Bankası’nın para politikası kararları yine enflasyon görünümüne bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecek. Bu çerçevede muhtemelen mevcut iç ve dış ekonomik koşulların korunması halinde Merkez Bankası faiz oranlarını Mayıs ve Haziran aylarında toplam 1 puan daha indirebilir.

Son Söz; Merkez Bankası ortaya çıkan faiz indirim fırsatını üç dört aya yaymayı tercih ederek temkinli davranmayı seçiyor.