tatil-sepeti
Hüseyin ÖZTÜRK

Hüseyin ÖZTÜRK

Diğer Yazıları

Hüseyin Öztürk

‘İstiklal Marşı ve Çanakkale Şehitlerine’ şiiriyle milli ve manevi değerlerimizi ayakta tutan, milli mücadele-nin büyük emektarla-rından Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873’te Fatih’te dünyaya gelir.

1936 yılının 27 Aralık günü ise Beyoğlu Mısır Apartmanı’nda vefat eder. 28 Aralık günü de Edirnekapı Şehitliği’nde ebedi âleme uğurlanır. Büyük şairimizin bu yıl vefatının 84. seneyi devriyesi. Kendisini rahmetle anıyoruz. Mehmet Akif denilince akla devlet-millet kalkınması, birlik ve beraberliğimiz gelir.

Bütün hayatını bu inanç ve anlayış üzerine teksif etmiş ve onun önceliği, hiçbir itiraz ve engel tanımadan; ‘çalışmak, çalışmak, çalışmak’ şartı olmuştur.

Çocukluk ve gençlik yılları da dâhil olmak üzere 63 yıllık ömrü; çalışma, gayret ve azimli olmak üzerine geçmiştir. Azmin, gayretin, çalışmanın yer almadığı bir tek şiiri yoktur. Bugün bazı şiirlerinden örnekler hatırlatacağız. Safahat Birinci Kitabı’ndaki Hasbihal şiirinden şu iki mısraı nakledelim:

“Atalet fıtratın ahkâmına mademki isyandır;
Çalışsın, durmasın her kim ki davasında insandır.”

Bu iki mısraı bile kendisini insan sayan herkes için önemli bir ikazdır. Ataletin, tembelliğin, boş vermişliğin insanın yaratılışına isyan olduğunu anlatıyor.

***

Vaiz Kürsüsü şiirindeki şu mısralar da yine çalışmanın önemini vurguluyor:

“Bekayı hak tanıyan, sa’yi bir vazife bilir
Çalış, çalış ki beka sa’y olursa hak edilir.”

Millet ve devlet olarak bekamızın teminatı üzerimize vazifeli işleri hakkıyla yapmak ve çalışmaya bağlıdır. ‘Seyfi Baba’ şiiri de aynı mevzu üzerinedir. Seyfi Baba’nın üzerinden çalışmanın vazgeçilmezliğini şöyle anlatır:

“Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası
Dostunun yüzkarası, düşmanının maskarası…”

Namerde muhtaç olmamak, bizim rızık medeniyetimizin temel değerlerindendir. Namerde muhtaç olmak tembelliği getirir, tembellik de çok geçmeden kurumlaşarak kendisine mekânlar oluşturur, bütün kötülükler de bu mekânlardan yayılır.

***

Mehmet Akif, insanın feraset sahibi olduğunu ve uyanık olması gerektiğini, kâinatın boşluk kabul etmediğini ve mutlaka doldurulacağını, bu sebeple kişinin kendisini geliştirmek ve çalışmak için sürekli zinde tutması gerektiğini öğütler. Mehmet Akif’e göre geçmişe takılıp kalarak, gelecekten de endişe etmenin insanı hasta edeceğini, ruhuna ve aklına zarar vereceğini ifade ederek yine bir şiirinde şöyle der:

“Sakın ey nur-ı didem, geçmesin beyhude eyyamın
Çalış halin müsaitken… Bilinmez çünkü encamın…”

Sanırım bu ikazın daha ötesi yoktur.

Burada şiirde günümüz Türkçesiyle anlaşılmayan kısımları açıklamak mümkün ama hani mevzumuz çalışma üzerine ya, dostlarımız sözlük kullanarak manalarını bulabilirler.

Akif’in bütün derdi tasası, hayatının başı, ortası, sonu, memleketimizin ve milletimizin kalkınması üzerinedir.

Bunun için de tembelliği bu dünyanın Cehennemi, çalışmayı Cenneti olarak temsil ederek şöyle söyler: “Bilelim ki, çalışmadan hayatımızın idamesi ve ilerlemek imkânsızdır. Çalışmayanın dünyası da ahireti de karanlık olacaktır. Bu âlem-i hayatta insanlar türlü türlü sıkıntılar çeker, türlü türlü musibetlere düşerler. Şayet yeis getirirlerse, (korku ve endişeye kapılırlarsa) çalışmayı bırakacakları için mahvolup giderler. Yok, o sıkıntıdan kurtulmak ve felaketi yenmek için uğraşırlarsa, sonunda muvaffak olurlar.” Dolayısıyla Mehmet Akif’e göre millet-devlet olarak kalkınmamızın ve istiklalimizin çaresi tektir: Çalışmak… Çalışmak… Çalışmak…

***

Sözü Mehmet Akif’in ‘Hasbihal’ şiiriyle sonlandıralım:

“Müsevvifler için dünyada mahvolmak tabiidir
Bu bir kanun-i fıtrattır ki yok te’vîli: Kat’îdir.”

Yani bugünün işini yarına bırakan mahvolmaya mahkûmdur.

TBMM tarafından 2021 yılı ‘İstiklal Marşı Yılı’ ilan edildi.

25 Aralık 2020 Cuma