istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 13.03.2025 - 09:08
Güncelleme: 13.03.2025 - 09:11
HÜSEYİN ÖZTÜRK

HÜSEYİN ÖZTÜRK

İnsanın yolculuğu sözledir, kelamladır, kelimelerledir. Bizim medeniyetimiz de sözlü kültürün oluşturduğu bir medeniyettir. Bu sebeple aileden iktisada, iktisattan kültür ve eğitime kadar hayatın seyrettiği tüm sahalardaki iletişim ve ilişkiler; sözlü nasihatlerle, tembihlerle, uyarılarla sürmüş, halen de devam ediyor.


Söz işaret eder, işaret de sözdür bizde. Bu hususta Fütüvvetnamenin esasını teşkil eden mesaj, 14 asır öncesinden gelir. “Ya hayır söyle, ya sus”. Susmak, hayra vesile olsun babından işarettir. Hayırdan yana tavır almaktır.


Fütüvvetnameler veya ahilik ilkeleri, ticari faaliyetlerde devlet ile millet arasındaki işleyişin anahtarıdır. Bu anahtarın iyilik ve hakkaniyet üzere açmadığı kapı yoktur.


Fütüvvetnamelerde yer alan kaynaklardan biri de ‘mürüvvet sahibi olma’ hasletidir. Ahilik kurallarının merkezine de oturmuş olan bu kavram, iş hayatıyla birlikte insan ilişkilerinin bütününde uygulanması istenen tembihler hazinesidir.


Fütüvvetname ne demektir kısaca hatırlayarak, ‘mürüvvet sahibi olma’ üzerinden söz yolculuğumuza devam edelim.


Fütüvvet ehli; mert, genç, cömert, eli açık, dostlarının kusurlarını affeden, hak ve hukuka riayet eden ve edilmesini sağlayan, başkalarını kendi nefsinden yüksek tutan, hüsran karşısında gönül rahatlığı ve huzur duyarak örnek olan kimse demektir.


Fütüvvetnamelerdeki tembihlerin uygulanabilmesi için 72 şart ileri sürülür. Bu şartlardan biri de ‘mürüvvet sahibi olmaktır’. Biz bu tespit üzerinde durarak ticari hayata yön veren bazı insani melekeleri paylaşalım.


Malum, ticaretin esasını teşkil eden noktaların başında; üretenin, satanın, alanın ve istifade edenlerin huzur ve güven içerisinde birbirlerine itimat ederek alışveriş etmeleri gelir.


İşte ‘mürüvvet’ kavramı bu sistemi ayakta tutar. Eskiler böyle kimselere ‘mürüvvet simalı veya mürüvvet sima’ derler.


Mürüvvet simalılar; karşısındaki insanda mertlik hissi uyandıran, tatlı sözlü, iyi huylu, işleri kolaylaştıran, iyiliği tavsiye eden, kötülüklerden, kötülerden uzak duran kimselerdir.


Günümüzde ne de çok böyle simalara ihtiyacımız olduğu aşikârdır. Sanırım aklıselim sahibi her insanımız, böyle simalarla birlikte olmak ister, iş yapmak ister ve hayata dair paylaşacağı her şeyi onunla yapmak ister.


Mürüvvet sahiplerinin başa çekilen özelliklerini sıralayalım:

Yapıcı davranışlar ortaya koyma, kötülükleri tamir etme, iyilikleri suistimal etmeme, kibirden kaçınma, harcamasında ölçülü olma, adaleti gözetme, yalana ve harama yaklaşmama.


Mürüvvet sahibi kimseler, her insanın saygın olduğunu kabul eder, mesela dostlarına verdikleri borçlar üzerinden para kazanmak istemezler. Tanıdıklarının yahut arkadaşlarının aleyhinde konuşulan yerlerde durmazlar.


Açıktan yapıldığında utanç veren şeyleri gizli olarak da yapmazlar. Hakları olmayan şeylere göz dikmezler. Zayıfa karşı güçlülerin yanında olmazlar. İnsan haysiyetine dikkat ederler, haysiyet kırıcılıktan ve kıranlardan uzak dururlar.


Mürüvvet sahibi olma karakteri, ahlaklı olma yolunda gidilen istikametle kazanılır. Yani bu özellik, kişinin kendi gayretiyle elde edilir ve esas kazanç da budur.


Fütüvvet ehli veya ahiler vefa insanıdırlar. Eğer bunlarda vefa olmaz ise hiçbir işleri riya ve ikiyüzlülükten kurtulamaz. Kendileri için istediklerini, başkaları için de istemedikçe fütüvvet ehli olamazlar.


Hangi işte olursa olsun, “Asla bu işi yapmam, satmam, almam, yardım etmem” gibi mutlakıyet belirten ifadelerden kaçınırlar. Kendini beğenmişlik bu yola sığmaz.


Fütüvvet ehli ve ahiler; ekmeklerini paylaşırlar, görmeye değmeyecek şeye bakmaz, işitmeye layık olmayan sözlere kulak asmazlar.


Fütüvvet ehli kıskançlığı şiddetle reddeder. Kıskanç kimselerin ne Hakk’ın ne de halkın yanında yeri yoktur.


İşte insan olma ve kalmanın köşe taşlarından birkaçı.