Küresel ekonomik krizin üzerinden 7 yıl geçti. Ancak dünya ekonomisi topyekun sağlığına kavuşamadı. Kırılganlıklar, dalgalanmalar, iyileşmelerde bölgeler arası farklılıklar sürüyor. 2015 yılına özellikle gelişmiş ülkelerin tamamında beklenen büyüme nedeniyle iyimser başlanmıştı. Ancak içinde bulunduğumuz ağustos ayı itibariyle dünyada işlerin kötüye gittiğine dair endişeler artmaya başladı. Bu çerçevede gelişmeleri, endişeleri ve beklentilerimizi paylaşalım.
1. Dünya ekonomisi ve ticareti yavaşlıyor
2015 yılına dünya ekonomisinde yüzde 3.1 büyüme beklentisi ile girilmişti. Şu anda bu beklenti yüzde 2.6’ya geriledi. Dünya ekonomisinde büyümenin daha da yavaşlayacağı ve bir durgunluğa girilebileceği endişeleri başladı. Bununla birlikte ABD, AB, İngiltere ve diğer gelişmiş ülkelerde büyüme hızlanıyor ve 2014 yılının üzerinde gerçekleşecek. Yavaşlama ve durgunluk endişeleri ise başta Çin olmak üzere gelişen ülkeler tarafından kaynaklanıyor. Gelişen ülkelerdeki yavaşlamanın gelişmiş ülkelerdeki toparlanmayı da bozabileceği ve dünyayı bir durgunluğa itebileceği düşünülüyor. Bir diğer önemli endişe kaynağı ise dünya ticaretinin değer bazında bu yıl yüzde 5-6 arasında daralacak olmasıdır. Dünya ticaretindeki daralma da ekonomide yavaşlamaya yol açıyor.
2. Çin’deki yavaşlama endişe veriyor
Çin ekonomisi bir yandan ekonomik yavaşlama ve borsalarındaki bozulmalar ile mücadele ederken aynı anda para birimi Yuan’ın dalgalanma bandını düzenleyerek finansal reformlarını sürdürmeye çalışıyor. Çin ekonomisinin yüzde 10’lar üzerinde olan büyümesi yüzde 7’ye geriledi. Çin’de iktisadi faaliyetlerde yavaşlama kademeli olarak halen sürüyor ve muhtemelen büyüme bu yıl yüzde 7’nin de altına inebilecek. Çin’in büyümesinde yavaşlama ticaret ve yatırım kanalları ile ekonomisi Çin ile bütünleşmiş diğer gelişen ülkeleri de olumsuz etkiliyor ve bu ülkelerde de ekonomik yavaşlamaya yol açıyor. Çin, ekonomik büyümesindeki yavaşlamayı tersine çevirmek için bir dizi destek önlemi alırken geçen hafta para birimi Yuan’ı devalüe etti. Yuan’ın devalüasyonu yüzde 3.4 ile sınırlı kalırken, dünyanın geri kalanı bunu bir kur savaşı olarak algıladı ve gelişen ülkelerin para birimleri de değer kaybetti. Özellikle Çin’in çevresinde bulunan Malezya, Tayland ve Endonezya gibi ülkelerin para birimlerindeki kayıplar 1997 Asya-Pasifik krizini hatırlatmış bulunuyor. Ancak bölgedeki ülkelerin mali yapıları bu kez daha sağlam ve 1997 gibi bir kriz olasılığı bulunmuyor.
3. Borsalar, petrol ve emtia fiyatları düşüyor, güvenli liman altın ve gelişmiş ülke tahvilleri değer kazanıyor
Dünya ekonomisinde yılbaşından bu yana petrol, emtia ve altın fiyatları ABD Merkez Bankası'nın (FED) faiz arttıracağı beklentisiyle kademeli olarak geriliyordu. Ancak ağustos ayı içinde Çin ve diğer gelişen ülkelerdeki yavaşlamanın petrol ve emtialara talebi daha da azaltacağı endişesi ile petrol ve emtia fiyatlarında gerileme hızlandı. Yine yavaşlama endişesi tüm dünya borsalarında satışlara ve gerilemelere yol açmaya başladı. Aynı anda Çin borsasındaki kayıplar önce gelişen ülkeleri etkilerken, yavaşlama endişesi ile son bir haftada gelişmiş ülke borsalarında da gerilemeler ortaya çıkardı. Bu ortamda altın ve gelişmiş ülke tahvilleri ise güvenli liman olarak talep görmeye ve fiyatları da artmaya başladı. Küresel mali piyasalarda ortaya çıkan endişeleri yansıtan fiyatlamalar bir süre daha devam edecektir, ancak bu fiyatlamalar bir kriz öncüsü değildir.
4. En çok gelişen ülkeler olumsuz etkileniyor
Yılbaşından bu yana ABD Merkez Bankası'nın (FED) faiz arttıracağı beklentisi ile oluşan yeni küresel mali koşullar içinde gelişen ülkelerden sermaye çıkışları, para birimlerinde değer kayıpları ve ekonomilerinde yavaşlama yaşanıyordu. Yılın ikinci yarısında bu kez Çin’in etkisi ve ihraç ettikleri enerji ve emtia fiyatlarının iyice gerilemesinin yarattığı olumsuz etkiler görülüyor. Gelişen ülke para birimleri tüm bunların sonucu olarak son 15 yılın en düşük değerine geri dönmüş bulunuyor. Tüm bunlara rağmen gelişen ülkeler için bir kriz gözükmüyor, ancak ekonomik büyümelerin daha da yavaşlaması bekleniyor.
Son Söz; Dünyada işler yavaşlıyor ve bunun fiyatlamaları yaşanıyor, bir küresel kriz ise gözükmüyor.
31 Ağustos 2015 Pazartesi