2016 yılının başından itibaren küresel ekonomide yaşanan gelişmeler ve beklentiler olumsuz etkiler meydana getirdi. Ancak son haftalarda atılan adımlar ile birlikte dışarıdaki hava toparlanmaya başlamış gibi görünüyor. Toparlanma geçici mi yoksa kalıcı mı olacak bilinmiyor ama en azından ortaya çıkan toparlanmayı değerlendirelim.
1. ÇİN ETKİSİNİN MEYDANA GETİRDİĞİ DALGALANMA AZALIYOR
Çin ekonomisinde yaşanan dönüşüm ile ortaya çıkan ekonomik yavaşlama dünya ekonomisinde yeni bir durgunluk endişesi oluşturdu. Ancak Çin hükümeti üst üste aldığı yoğun önlemler ile yavaşlamanın en azından kontrol altında kalmasına ve yüzde 6 seviyesinde bir ekonomik büyüme sağlanmasına çalışıyor. Çin ekonomisinde yavaşlama ile birlikte Çin mali sistemine dönük endişeler de oluşmuş olup Çin para birimi Yuan üzerinde değer kaybı baskı da yaşanıyor. Bu konuda ise Çin Merkez Bankası aldığı önlemler ile birlikte Yuan’a yeniden istikrar kazandırmayı hedefliyor. Çin’de yavaşlama ve Yuan’daki değer kaybı şimdilik kontrol altına alınmış gibi görünüyor. Bu nedenle Çin’in oluşturduğu dalgalanma etkisi azalıyor. Ancak Çin’den ekonomik büyümeye ilişkin gelecek her yeni olumsuz haber dalgalanmayı yeniden artıracaktır.
2. AVRUPA MERKEZ BANKASI İYİCE GENİŞLEDİ
Avrupa Merkez Bankası’nın deflasyon riskine karşı aldığı yeni genişleme önlemleri küresel mali piyasalarda rahatlatıcı etki oluşturdu. Avrupa Merkez Bankası eksi ve negatif faiz uygulamalarını kuvvetlendirirken parasal genişlemesini niteliksel ve niceliksel olarak artırdı. Yani hem parasal miktarı artırdı hem de satın aldığı tahvillere reel sektör şirketlerini de kattı. Avrupa Birliği’ndeki bu gelişme küresel mali piyasalar ve özellikle gelişen ülkeler için de iyimserlik oluşturuyor. Türkiye gibi gelişen ülkeler bu parasal genişlemeden yararlanıyor. Hem finansal olanaklar genişliyor hem de negatif-eksi faizler ile borçlanma maliyetleri düşük kalıyor.
3. ABD MERKEZ BANKASI FED DE RAHATLATTI
2016 yılına girilirken ABD Merkez Bankası Fed’in 3-4 kez faiz artırması bekleniyordu. Buna bağlı olarak yılbaşından itibaren dolar güçlenirken, sermaye akımları da artan oranda dolar varlıklarına yönelmeye başladı. Ancak yeni yılda öyle bir mali dalgalanma ve resesyon-deflasyon endişesi de ortaya çıktı ki, Fed mart ayı toplantısında faiz artışını gelişmelere bağlı kalmak kaydıyla şimdilik en fazla 2 kez ile sınırladı. Fed’in bu yeni faiz artışı beklentisi ile birlikte küresel mali piyasaların geri kalanında önemli bir rahatlama ortaya çıktı. Fed en azından haziran ayına kadar faiz artırmaz beklentisi oluştu ve 2 aylık bir rahat dönem kazanıldı. Ancak Fed faiz artışından vazgeçmediği için bu rahat dönemin geçici olduğu unutulmamalı.
4. PETROL FİYATLARI DA SÜRDÜRÜLEBİLİR SEVİYELERE ÇIKIYOR
2016 yılının başından itibaren yaşanan olumsuz bir diğer gelişme ise petrol fiyatlarının birçok üretici ülke ve firma için sürdürülemez seviyelere gerilemesi olmuştu. 30 doların altına inen varil petrol fiyatları küresel mali istikrarsızlığa yol açarken üretici ülkelerde de siyasi krizlere davetiye çıkarıyordu. Petrol fiyatları da son haftalarda üretici ülkelerin üretim kotaları üzerinde sınırlayıcı önlemler alacağı veya en azından kontrollü adımlar atacakları beklentisi ile artıyor. AMB ve Fed kararları da petrol fiyatlarını artış yönünde destekliyor. Böylece petrol fiyatları 40 doların üzerine çıkarak daha sürdürülebilir seviyelere geldi. Böylece düşük petrol fiyatları kaynaklı küresel riskler de azalıyor.
Son Söz; dışarıdaki havanın toparlanması kırılgan olmakla birlikte iyi haber, bu toparlanma içerideki havanın da iyileştirilmesi için fırsat sunuyor.
28 Mart 2016 Pazartesi