Hüseyin ÖZTÜRK

Hüseyin ÖZTÜRK

Diğer Yazıları

Şehirlerin tarihinin yanı sıra pek çok mahallesinin, semtinin, sokağının da hikâyesi vardır.

 

Ve bu hikâyelerin önemli kısmını ticari hayat oluşturur.

 

Mesela İstanbul’un anlatıldığı romanlarda, hikâyeler, türküler, şarkılar, şiirler, filmler, belgesel ve dizilerde esnafımız yerini alır.

 

Onlarsız hikâye olmaz, olursa eksik olur.

 

İşte o ticaret erbablarımızdan biri de rahmetli Barış Manço’nun dillere destan şarkısındaki ‘Kul Ahmet’ isimli bakkaliye ve manavımızdır. Kul Ahmet, ticaretteki dürüstlüğüyle Anadolu Yakası’nın meşhur mahallesi ‘Şaşkınbakkal’a ismini verdirmiştir.

 

Kul Ahmet ve Şaşkınbakkal’ın hikâyesi, 1932 yılında sadece tek tük yazlıkların bulunduğu Bağdat Caddesi’nde kiraladığı bahçe içinde sebze-meyve satışıyla başlar. O yıllarda dükkanın önünden çok az sayıda insan geçmektedir. Görenler şaşırır ve “Buraya bakkaliye, manav mı açılır, kim alışveriş etsin” diye bilge esnafımıza ‘şaşkın’ derler.

 

Aynı senelerde şehirde telefon kıtlığı da vardır ve Ahmet Koşar, dükkanına bir de telefon alır, ‘telefonlu bakkal’ denilir. Ardından ‘Şaşkınbakkal’ ismi pekişerek semtin ismi haline gelir. Kul Ahmet’in hikâyesinin bundan sonrasını torunu Volkan Koşar şöyle anlatır:

“Dedem, küçücük bir bahçe kiralıyor ve buraya bir bakkaliye açıyor, önüne de birkaç sandık koyarak meyve-sebze satışı yapmaya başlıyor. O sırada Bağdat Caddesi’nde sadece tramvay işliyor ve Suadiye istasyonundan gelinen bir yer. Civarda birkaç köşk ve Erenköy Kız Lisesi’nin mevcut olduğu bir semt burası. Gelip geçen insanlar çok tuhaf karşılıyorlar bakkaliyeyi, manavı. Diyorlar ki, ‘Burada kime ne satacak’. ‘Bu insan şaşkın, burada hiçbir şey satılamaz’. Kimse yok; çünkü çok sakin bir yer. İşte Şaşkınbakkal’ın hikâyesi böyle başlıyor.”

 

*       *       *

 

Evet, bu noktada hepimizin aklına şu soru gelebilir: “Peki, Barış Manço, Kul Ahmet’i nasıl tanımış ve adına şarkı yapmıştır?” Bu hususta da yine torunu şunları söylüyor:

 

“Rahmetli Barış Manço, Moda’da oturmadan evvel Şaşkınbakkal’da otururmuş. Ahmet ve Mehmet Koşar, sevilen sayılan esnaf ve çalışkanlıkları takdir edilen kişilermiş. Barış Manço da o vakitler çok genç tabii… Kafasında bir Ahmet Koşar imajı var. Dedem ceketsiz dışarı çıkmazmış. İşinde de özel hayatında da hep bir ceketi varmış. Tabii şarkının içinde geçen birçok şey mizansen ama yine de Ahmet Koşar’a ithaf edilmiş ya da Ahmet Koşar örnek alınarak yazılmış bir şarkı.”

 

*       *       *

 

Şimdi de ‘Kul Ahmet’in ceketi’ veya ‘Ahmet Bey’in ceketi’ şarkısını hatırlayalım:

 

Tanrı bütün kullara rızkını dağıtırken

  Kimi sırtüstü yatar, kimi boşta gezerken

  Kul Ahmet erken kalkar, haydi ya nasip derdi

  Kimseler anlamazdı, ya nasip ne demekti

 

Mahalleye dert oldu Kul Ahmet’in ceketi

    Herkes gömlek giyerken, Ahmet ceket giyerdi

  Konu komşuya dert oldu Kul Ahmet’in ceketi

 

Mahalleli kahvede muhabbet peşindeyken

    Leylekler lak lak edip, peynir gemisi yüklerken

  Kul Ahmet erken yatar, sabaha ya kısmet derdi

Kimseler anlamazdı, ya kısmet ne demekti

 

Bir gün bir yoksul öldü, üzüldü mahalleli

    Ama bir kefen parası bulamadı mahalleli

  Kul Ahmet dedi yalan dünya, çıkardı ceketini

  Örttü garibin üstüne, kaldırdı cenazeyi

 

Sonunda herkes anladı ya nasip ya kısmeti

    İbreti âlem oldu Ahmet Bey’in ceketi

  Meğerse tüm keramet ceketteymiş be Ahmet

  Barış’a sorar isen sen bu yolda devam et

Kul Ahmet 1969 yılında vefat etmiş. Barış Manço ise 1999’da. İkisine de rahmet dileyelim.

03 Kasım 2022 Perşembe