HİKMET BAYDAR
20 Aralık günü dolar-TL paritesi 18.40 seviyelerine kadar yükseldi. Aynı gün Euro 20.79 seviyesine kadar yükselmişti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı önlemler paketini ve içeriklerinin içerisinde kur korumalı mevduat hesabı olacağını kamuoyuna açıklarken, 20 Aralık günü saat 20.00’den itibaren döviz-TL bacağında önemli düşüşler olmaya başladı. Öyle ki, Euro 14.2640, dolar 12.6182 TL seviyesine kadar iki saat içerisinde gevşedi. Oysa bu seviyelerden zirveye 22 işgünü içerisinde gelmişti. Akabinde Türkiye piyasaları açıldıktan sonra 21 Aralık günü dolar 11.1025, Euro ise 12.5290 TL seviyelerine kadar gevşedi. Yazıyı yazdığımız saatlerde bu dip seviyeler henüz bir daha görülmüş değil.
Bu sert kur düşüşü içeride kur nedeniyle yapılan zamların hemen geri alınacağı ve fiyatların düşürüleceği beklentisini oluşturdu. Oysa 22 gündür daha yüksek kurdan yapılan ithalatın maliyeti hâlâ duruyor. O yüzden kur düşüşünün etkisinin görülebilmesi için mevcut fiyatlarda talebin durması, aynı zamanda yüksek kurla alınan ara malı ve hammaddenin de bir şekilde eritilmesi gerekiyor. Yani tepki o kadar da çabuk gelmeyebilir. Kaldı ki, ara malı ve hammadde sıkıntısı çekilen bu günlerde kur düşüşünün etkisi ne kadar yaşanır şüpheliyiz.
Böyle oynaklıkların olduğu dönemlerde firmalar bazen farkına da varmadan önemli zararlar yazabilir. Kur riski, profesyonelce yönetilmesi gereken bir risktir.
Kurların düşüşüne neden olan ekonomi paketinin içeriğine baktığımızda, dövize endeksli tahvil ihracından yastık altındaki altınları piyasaya kazandırmaya kadar birçok söylemi görüyoruz. Ancak kanayan yara ile ilgili en önemli olanı, döviz cinsi tahvil ile kur garantili TL mevduat hesabı açıklamasıdır. Açıklama, kur garantisi ana para ve faize yönelik getiri ile ilgili olup, ilgili dönemde kur faizin üzerinde yükseldiği takdirde getiri farkının TCMB tarafından ödenmesini ifade ediyor. Böylece TCMB, dönem başı bozulan dövizi almak durumunda. Bunun karşılığında anapara+faiz ile kur değişiminin farklılığı kadar riski üstleniyor. Burada döviz satışı olduğu için aynı hesabın vade sonunda tekrarlanması konusu açıklamada yer almıyor. Çünkü o zaman bir döviz satışı söz konusu değil. TCMB, konuyla ilgili duyuruyu sayfasında yayınladı.
Bu sayede parasının kur karşısında eriyeceğinden korkanların artık içi rahat olacağı için dövizi bir yatırım aracı olarak görmemeleri sağlandı. Böylece döviz mevduat hesaplarından TL mevduat hesaplarına geçiş olabilir.
Bir diğer konu, ihracatçının vadeli kur alımı ile ilgili. Piyasada zaten var olan uygulama (forward kur) dalgalanmalarda imkansız hale gelse de, bankalar ellerinden geldiğince bunu yapıyor. Ancak eskiden de TCMB bu şekilde taraf olmuş ve istenen sonuç alınamamıştı. Böyle bir ürünle ilgili olarak TCMB’nin doğrudan taraf olması ve bankacılık sistemini by pass geçmesi riskleri doğrudan üstlenmesi anlamına geliyor.
Kur ile başı dertte olan diğer kesim olan ithalatçı burada belirtilmemiş. Oysa kurların düşüşünde son ay alınan ürünler ve parası ödenmiş ve yolda olan siparişlerin zararlarına karşı korunma söz konusu değil. Bundan sonraki dönemde de ithalatçının riskini kaldıracak bir enstrüman oluşturulmamış.
Artık yıl sonuna geldik ve Christmas nedeniyle piyasalar sığ olacak. Böyle ortamlarda az rakamlar ile çok fazla oynaklıklar oluşturmak mümkün. Yeni yılda ise pandeminin seyri ve global faiz artırımları gündemde daha fazla yer alacak. Bazı ülkelerde yasaklamalar tekrar başladı. Bu durum talebi de azaltabilir, risk iştahını da azaltabilir.
O zaman ihracat şimdikinden kolay olmayabilir. Yükselen global faizler ülkemize kaynak girişini de zorlaştırabilir. 2022 yılı kur ve faiz riski yönetiminin hata kaldırmayacağı bir risk olurken, stok yönetimi ve yurt dışına yönelik pazarlamada daha dinamik ve sonuç odaklı çalışmak gerekiyor.
Bu vesile ile tüm okurlarımıza huzur, sağlık ve mutluluk dolu bir yıl dileriz.
24 Aralık 2021 Cuma