Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE), belirli bir referans döneminde ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt içine satışa konu olan ürünlerin üretici fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak fiyat değişimlerini ölçen fiyat endeksidir. Üretici fiyatı, yurt içinde üretimi yapılan ürünlerin KDV, ÖTV vb. dolaylı vergiler hariç, peşin satış fiyatıdır. Dolayısıyla bu endeks bize yurt içerisindeki üreticilerin enflasyona karşı nasıl bir fiyatlama içerisinde olduklarını gösteriyor.
Durgun dönemlerde, müşterisini rakibine kaptırmak istemeyenlerle, pazar payını artırmak isteyenler arasında çok sert bir rekabet söz konusudur. Böyle durumlarda firmalar kâr marjlarını aşağı çekmek zorunda kalabilirler.
Şimdi bu bilgiler ışığında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlanan Mayıs 2019 ayı yurt içi üretici fiyat endeksi verilerine bakalım.
Yurt içi üretici fiyat endeksi, 2019 yılı mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 2.67, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 7.99, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28.71 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 32.85 artış gösterdi. Kur ve faiz kıskacında kalan maliyetlerin şişmesi bu sonucu doğurdu.
Yurtiçi üretici fiyat endeksi, bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı, Mayıs 2019 2003=100
Eylül 2018’de yüzde 46.15 olan yurt içi üretici fiyat endeksi, o günden sonra genel olarak düşüşe geçmişti. 2019 yılı mart ve nisan aylarında yükselme eğiliminde görünse de mayıs ayında 28.71 seviyesine kadar gerileyebildi. 2018 yılı mayıs ayında 20.16 olan endeks, 2019 yılı mayıs ayında 28.71 olabildi.
Burada dikkat etmemiz gereken nokta, iç piyasanın canlı olmamasının enflasyonun düşüşüne destek vermesidir. Kaldı ki, kurlar hâlâ güvenilir değil ve faizler hâlâ yüksek. Buna rağmen iç piyasa koşulları üreticinin fiyatlamasında pek de rahat vermiyor.
2018 Ağustos ayında yurtiçi üretici fiyat endeksi 32.13 seviyesine yükselmişti. Sebebi de döviz kurlarındaki oynaklık idi. Eğer Ağustos 2019’a kadar kurlarda önemli bir yükseliş yaşamazsak, Ağustos 2019’dan itibaren yıllık bazda üretici fiyat enflasyonunda düşüş haberlerini duymaya başlayacağız demektir. İşte o zaman TCMB faizleri düşürme fırsatını bulabilecek. Akabinde enflasyon ile birlikte düşmeye başlayan faiz ve dövizi görme potansiyeli artacak. Sonuç olarak da iç piyasaya para girişi ve talep artışı etkilerini görmeye başlayabiliriz.
Burada ciddi riskler şunlar: S-400 alımına temmuz ayında ABD’den gelebilecek tepkiler, İstanbul yerel seçim sonuçları ve kur oynaklıklarına karşı yeterince etkili olunamamasıdır. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda kurlardaki istikrarın can alıcı öneme sahip olduğu görülüyor.
Bu durumda kur riskleri de iyi yönetilmeli.
Son söz; bugünü yaşa ama yarını planlamayı unutma…
17 Haziran 2019 Pazartesi