tatil-sepeti
Hikmet BAYDAR

Hikmet BAYDAR

Diğer Yazıları

Global kriz 2016’ya hızlı girdi. Çin’den gelen veriler krizin derinleşeceği korkusunu artırırdı. Birçok kurum 2016 büyüme beklentilerini aşağı yönde revize etti. Tabi ki doğal olarak tüm yorumcular bardağın boş yönünü gösterdi ve negatif yöne dikkat çektiler. Bir önceki yazımızda da global olumsuzluklara karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini açıkça belirttik.

Türkiye bu olumsuzluklara ne kadar hazır? Bugün biraz buna değinelim. TL değersizleşmeyi hak ediyor mu? Yoksa TL üzerinden birileri para kazanmak için makro ekonomik verileri riske atıyor olabilir mi? Buna değinmekte fayda var.

TCMB tarafından açıklanan finansal kesim dışındaki firmaların döviz varlık ve yükümlülüklerine dair verileri incelememizde fayda var. Bu tablo bize reel sektörün ciddi şekilde global türbülansa hazırlık yaptığını çok açık bir şekilde gösteriyor.

Dövizin ani yükselmesinin ciddi risk doğurması için reel sektörün kısa vade döviz yükümlülüğünün yüksek miktarlarda olması gerekiyor. Tabloya baktığımızda 2008 yılından bu yana reel sektör, kısa vadeli pozisyon verisinde 10.566.000.000 USD döviz fazlasıyla rekor kırmış durumda. Bunun sebebi kurlardaki beklenmedik dalgalanmalar. Artık döviz yükselişinin reel sektöre zarar vermesi söz konusu olamaz.

DÖVİZ POZİSYONLARI

Uzun vadeli döviz pozisyonuna bakarak bazı eksik veya taraflı yorumların yapıldığına tanık oluyoruz. Gerçek şudur; 2015 yılı ekim ayı verilerine göre 287.674.000.000 USD yükümlülüğü (borcu) olan reel sektörün 174.410.000.000 USD varlığı var. 110 milyar USD uzun vadeli açığı görünen reel sektörün bu durumu olumsuz bir şey değildir. Çünkü ağırlıklı olarak yatırım kredilerinden oluşan uzun vadeli krediler kredi olarak yükümlülüklerde görünmesine karşılık bu gücün gelecekte sağlayacağı varlık hareketi henüz rakamlara intikal etmemiştir. Yani bu yatırımlar ciroya dönüştükten sonra fark kapanacaktır. Ancak bu veri her zaman bu şekilde eksi görünecektir. Çünkü yeni yatırımlarla sürekli artacaktır. 2015 yılı ilk 10 ay ihracat verimizi (130 milyar doların üzerinde) dikkate aldığınızda söz konusu açığın çok komik olduğunu sizler de göreceksiniz. Kısacası reel sektörün tuzu kuru ve kur yükselişinden artık korkmasına gerek yok.

SİYASİ İRADE

Gelelim siyasi riske, Tek parti iktidarı var ve ciddi yapısal tedbirleri uygulayabilecek güçte. Yapılan operasyonlar da iradelerini net olarak gösteriyor. Bu konuda belirsizlik var diyenlerin edindiği bilgilerin sağlığından şüphe duyacağımızı açıkça ifade edebiliriz. Kasıtlı yorum yapanlara ise söyleyecek lafımız yok. Onların yolu belli.

KUR VE ENFLASYON

Gelelim enflasyon belasına; TCMB Başkanı Sayın Başçı bu konuda neler yaptıklarını gerekçeleriyle açıkladı. Bizim için piyasayı dolarize edecek davranışlardan uzak durması çok önemli. Bazı tedbirler (döviz teminat oranlarının artırılması gibi) bankaları daha da dolarize yapabilir. Bunun yanında TCMB kuruluş kanununda ana hedefinin parasal istikrar olduğu belirtilmekle beraber kur disiplinin de beklediğimiz başarının yaşanamaması nedeniyle kurdan kaynaklanan enflasyonu hissetmek zorunda kaldık. Bunun için aldığınız benzin, mazotun pompa fiyatlarına bakmanız yeterli. Ana sebebi kurlardaki yükseliştir. Bu durum lojistik maliyetlerini de artırmaktadır.

ANAHTAR DİSİPLİN

Olağanüstü kapasite artışları olmaması ve kapasitelerin hala yüzde 70’li seviyelerde bulunması, talep enflasyonu yaşamadığımızı göstermektedir. Durgunluğun kol gezdiği bir dönemde fiyat artışları daha çok maliyet kökenlidir. Temel sebebi ise kur. TCMB enflasyon hedefini tutturacaksa kontrolü biraz da başarılı şekilde yürütmelidir. İtalya’nın bile 6 aylık hazine bonosunu eksi faizle sattığı bir dönemde nominal faizleri kur disiplinini sağlayarak aşağı çekmenin yolu mutlaka bulunmalıdır. Bunun için bankalar ikna edilmeli ve piyasaya geleceğe yönelik kabul edilebilir hedefler verilebilmelidir.

Gerek bütçe disiplini gerek rezervleriyle her türlü dış kaynaklı krize hazır olan Türkiye global krizi fırsata çevirebilecek güçtedir. Sadece daha koordineli ve dikkatli olalım yeterli. Bu gemi bizim sakın unutmayalım.

31 Ocak 2016 Pazar