tatil-sepeti
Hüseyin ÖZTÜRK

Hüseyin ÖZTÜRK

Diğer Yazıları

Panayırların tarihi, insanoğlunun ticari hayata başladığı devirlere kadar uzanır. Topluluk halinde yaşayabilmenin ve geçim sebebiyle birbirleriyle iletişim kurabilmenin ön ayaklarından biri de panayırlar olmuştur.

 

Ticaretin en eski konar-göçer çarşıları da denilebilir. Bugünkü festival, sergi ve fuarların kökeni panayırlara dayanır.

 

Panayır coşku ve sevinci ülkemizde iki mevsimde yaşanır. İlkbahar ve güz mevsiminde, yani sonbaharda, köylerden kentlere kadar her türden ihtiyacın karşılandığı panayırlar, bugünün tabiriyle festival havasında geçer.

 

Yakın zamana kadar illerde de kurulan panayırlar, şimdilerde artık sadece bu geleneği yaşatmak isteyen ilçelerde kurulmaya devam ediyor. Çanakkale, Balıkesir, Kütahya, Bolu, Bursa, Kayseri, Kahramanmaraş gibi bazı illerimizin ilçelerinde görülüyor.

 

Bu yıl denk geldiğimiz ve gözlem yaptığımız panayırlardan biri de Bolu’nun Göynük ilçesinde idi. İlk hatırladığım panayır ise 50 yıl önce Ankara’da idi., “50 yıl sonra nasıl olur” diye gözlemlediğimde ihtiyaç maddelerinin şekli, şemalı değişmişse de alışveriş kültürü aynıydı.

 

*           *           *

 

Yakın civar ilçe, il ve illerden ziyaretçilerle birlikte Göynük’ün köyleri panayıra gelmişti. Geçtiğimiz 10-14 Ekim günleri arasında gerçekleşen panayır, bayram havasında yaşandı.

 

Rızkın nasıl dağıldığını ve insanların kazanmak veya harcamak istedikleri rızıklarının böylesine güzel paylaşılmasının yanı sıra ‘rızıkta imece’ usulünün de korunduğunu gördük. Tabii bir de işin lunapark kısmı var ki, çocuklar için bulunmaz fırsattı ve doya doya eğlendikleri eğlence günleri idi.

 

Panayır geleneğinin devam etmesi, sadece ihtiyaç maddelerinin karşılanması değil elbet. Daha çok yıl içerisinde çeşitli sebeplerle birbirlerini görmeyen uzak, yakın, eş, dost ve akrabaların panayır vesilesiyle bir araya geldikleri, bir başka hoşnutluk günleridir.

 

Selçuklu ve Osmanlı döneminde daha geniş çaplı düzenlenen ve aylarca süren panayırlar, bugüne daha küçülerek gelmiş olmasına rağmen geçmişten gelen adet, örf ve gelenekler yaşatılmaya çalışılıyor. 

 

‘Hasat öncesi’ ve ‘hasat sonrası’ başlığı altında yılda iki tür alışverişlerin yapıldığı panayırlarda bir başka husus ise hasat öncesi borçlanıp, hasat sonrası ödeme şeklidir. İlkbaharda karşılanan ihtiyaçların, harman sonrası ödemesi yapılan dönemler de yaşanmıştır.

 

*           *           *

 

Anadolu’da ticaretin izlerinin ve kültürel değerlerinin devamcısı ve taşıyıcısı olan panayırlar, üreticiden tüketiciye güven veren unsurlardan da biridir. “Panayırda satarız, panayırdan alırız” geleneği halen sürüyor. Göynük panayırında gördük ve müşahede ettik.

 

Günümüzde ülke genelinde düzenlenen panayırların sayısı 1970 ila 1980 yılları arasında daha fazlaymış. En çok panayır, bu yıllar arasında kurulmuş. Covid-19 sebebiyle bazı panayırlar artık kurulamaz olmuş ama umarız yeniden başlar.

 

Panayırlar üzerine daha önce yaptığımız araştırmalardan birini de hatırlatalım. Çankırı’nın Yapraklı isimli bir ilçesi var. Çankırı’ya 35 km olan ilçenin sınır komşuları, Kastamonu ve Çorum’un ilçeleridir.

 

Coğrafi durumuna bakılınca, “Burada panayır yapılmaz” denilebilir ama panayırların en eskisi Yapraklı’da kurulmuştur. Çünkü Yapraklı, tarihi İpek Yolu üzerinde bulunuyor ve Osmanlı tarihi içerisinde çok önemli yeri var.

 

Yapraklı panayırı öyle bir panayır ki, kurulduğu yıllarda uluslararası fuar gibi ilgi görmüş. Panayırda sadece Anadolu’dan gelen ürünler değil, İran, Suriye ve Mısır’dan gelen ürünler de satılırmış.

 

Bir başka bir bilgiyi daha paylaşalım. Örneğin dünyaca ünlü ‘İzmir Fuarı’nın adı yıllarca ‘İzmir Panayırı’ olarak kayıtlara geçmiştir.

Velhasıl Çankırı Yapraklı’dan Balkan ülkelerine kadar uzanan panayırların, Ticaret Bakanlığımız öncülüğünde, illerimizin Ticaret Odaları tarafından yeniden düzenlenmesi sağlanabilir. Panayırlardaki coşku, bu ihtiyacı destekliyor çünkü.

28 Ekim 2024 Pazartesi