Döviz kurlarındaki hareket bir yandan ithalat maliyetinin belirlenmesinde, bir yandan ihracat fiyatlamasında önem taşır. Bunun yanında kurlar, ülkemizde enflasyonun seviyesinin belirlenmesinde de başrol oyuncusudur. Kurlar yükseldiği zaman, eğer bu yükseklik kalıcı olursa, akabinde enflasyon ve fiyat artışları gelir.
Fiyat artışlarının temel nedeni kura bağımlı maliyetlerde yükselişlerdir. Döviz bazlı fiyatlanan ürünlerin Türk Lirası’na dönüş değerleri yükseldiğinden TL karşılığı artan maliyetler nedeniyle fiyatlar kalıcı olarak yükselir.
Her kur yükselişi sonrası maliyetler ayarlanırken, kur düşüşünde maliyetlerin aşağı yönde revize edilmesi daha zordur. Çünkü yüksek maliyetle sistemde bulunan stoklar daha düşük kurla satılamaz. Böyle olursa firmalar zarar ederler.
Kurlar bir yandan enflasyonu, bir yandan da faizler genel seviyesini etkiler. Her kur yükselişinde kur riski nedeniyle tahvil ve bonolara gelen satış baskısı faizler genel seviyesini de yukarı çeker. Kısacası kurlardaki yükseliş denemeleri, faizlerin düşme ihtimalini de azaltıyor.
Kurların Türk Lirası karşısındaki hareketlerini döviz sepeti bazında incelememizin zamanı geldi. Döviz bazında bakmak parite etkileri nedeniyle daha riskli olduğundan, Türk Lirası’nın döviz karşısında nasıl bir gelişme gösterebileceğini yüzde 50 dolar ve yüzde 50 Euro’dan oluşan döviz sepetini inceleyerek anlamaya çalışalım.
Döviz sepeti 2017’de 3.6296 seviyelerinden girdi. Daha sonra 4.0555 TL seviyelerine kadar yükseldikten sonra gelen kâr satışlarıyla gevşedi. Son işlemler de 3.80 seviyelerinden geçiyor. Kısacası yükseliş satışlarla karşılaşmış görünüyor. 2016’yı 3.6236 seviyelerinden kapatan döviz sepeti, bu seviyelerin altında değil. Ancak 2017’nin bugüne kadar olan performansında bu ihtimal her geçen gün artıyor.
Aylık bazda fiyat hareketlerine baktığımızda ocak ayındaki yüksek dalgalanmayla görülen en yüksek seviyelerin bir daha denenemediği, aksine 3.90 seviyelerinin üzerinde de satış geldiğini gözlemliyoruz.
Sepet bazında 3.68 seviyeleri son derece önemli verilerdir. Bu seviyenin altına inilebilirse tekrar 2016 seviyelerinin denenme potansiyeli artacak.
Kurlardaki dalgalanma ve sürpriz hareketler artarak devam edebileceğinden, kur riskini bilinçli bir şekilde ortadan kaldırmak gerekiyor. Bunun için en temelde olanı, bilançoda varlık ve yükümlülüklerin kur bazında dengede kalmasıdır. Yani kur bazında taahhütler ve varlıklar eşitlendiğinde kur riskini dengelemiş oluyoruz.
Şimdilik günlük grafiklerde aşağı yönlü baskı artsa da her an 3.78 desteğinden dönebilir.
04 Eylül 2017 Pazartesi