hikmetbaydar@3-goz.com
Ticaret Bakanlığı, mayıs ayı dış ticaret verilerini yayınladı. Söz konusu bültene göre, mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre ihracat yüzde 11.4 artışla 24,075 milyon dolara yükselirken, ithalat aynı dönemde yüzde 10.3 düşerek 30,593 milyon dolara indi. Bu sayede, dış ticaret açığı yüzde 47.8 daralarak 6,518 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 78.7’ye yükseldi. Görüleceği üzere dış ticaret hacmi, ithalattaki daralmadan dolayı yüzde 1.9 azalarak 54 milyar 668 milyon dolara düştü.
Aylık bazlı siparişlerde kaymalar olabileceği için dönemsel olarak da bakalım. 2024 yılı ocak-mayıs döneminde ihracat yüzde 4.5 artışla 107 milyar dolara yaklaşırken, ithalat yüzde 9.3 düşüş göstererek 144 milyar civarına geriledi. Dış ticaret hacmi de bu verilere göre yüzde 3.8 azaldı ve 250 milyar dolar civarında gerçekleşti. Dış ticaret dengesindeki açık, ithalattaki daralmaya bağlı olarak yüzde 3.8 azaldığı için ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 74’ler seviyesine yükseldi.
DÖVİZ SİRKÜLASYONU
Bu durum, net bir şekilde azalan ithalat nedeniyle döviz ihtiyacının (dış ticaret anlamında) düştüğünü bize gösteriyor. Enerji ve altın hariç tutulduğunda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 91.7 seviyesine yükseldi.
Neredeyse dış ticarette döviz sirkülasyonu ihracat ve ithalat arasında kendini tamamlayabilir seviyesine ulaşmış görünüyor. Daha önceki dönemlerde yüzde 100’ün üzerine çıktığını da göz önüne alırsak, yine aynı yerlere doğru gitmemizin içeride döviz arzının da artmasına yol açabileceğini düşündürüyor. Bu durumda para ve sermaye piyasalarına gelmekte olan yatırımcılarla beraber döviz arzının şiddetini daha fazla hissedebiliriz.
Unutmayalım ki, şu ana kadar doların 30 TL’nin altına gelmemesinin sebebi, TCMB pozisyon düzeltmeye yönelik alımlarıdır. Ancak bu alımlar sonsuza kadar sürmeyecek. Bir önceki yazımızda belirttiğimiz senaryoların gerçekleşmesine göre, TCMB ihtiyaç alımları bitince dolara gelen satışı karşılayacak önemli bir kitle olmayacağı için aşağı yönlü bir baskının gelmesi sürpriz olmayacak. Azalacak jeopolitik riskler de bu eğilimi hızlandırabilir.
Özellikle İsrail-Ukrayna ve Tayvan ile ilgili olumlu jeopolitik gelişmeler, risk iştahını artırabileceğinden girişler artabilir.
İLK 3 ÜLKE
İhracatta ilk üç ülkenin Almanya, ABD ve İngiltere olduğunu düşünürsek, bu ülke ekonomilerindeki gelişmeler de dış ticaretimize yansıyacak. İthalatta Çin, Rusya ve Almanya’nın ilk üçü paylaşması çok önemli. Girdi anlamında Çin ve Rusya’ya bağımlı, çıktı anlamında da Almanya, ABD ve İngiltere’ye bağımlı görünen bir yapı var.
Dolayısıyla Rusya ile ticaret sınırlamaları baskısı dış ticarette rekabetçi olmamızı da zorlayan bir etkendir.
Önümüzdeki dönemde, iç ticareti sınırlayıcı tedbirler nedeniyle içeride sancılı bir dönem oluşsa da şirketlerin ihracat yolları bulması ihracat kapasitemizi artırıyor.
Enflasyonun düşeceği düşünülen bir dönemde kredi almak son derece riskli bir iştir. Çünkü kredi ile alınan varlığın değeri, kredi ve faiz ödemesi kadar bile artmayabilir. Dış ticarette ise düşme potansiyeli artan kurlara karşı tedbirli olmakta fayda var.
24 Haziran 2024 Pazartesi