Fed, beklendiği gibi davrandı ve faizleri değiştirmedi, faiz aralığını yüzde 4.25-4.50 bandında tuttu. Bu kararı FOMC’de oy birliğiyle alındı yani 12 evet, sıfır hayır. Bu arada iskonto faiz oranını da beklendiği gibi yüzde 4.50’de bıraktı.
Karar sonrası Powel yaptığı açıklamalarda, enflasyonun yüzde 2 hedefine yaklaştığını, ancak yüksek kalmaya devam ettiğini, yüzde 2 enflasyon hedefini yakın gelecekte değiştirmeyeceklerini, parasal sıkılaştırmanın ise sona erdirilmesi için bir takvim bulunmadığını ifade etti. İş gücü piyasasının iyi olduğunu, ticaret politikalarındaki belirsizliğin işletmelerin yatırım kararları için bir mesele olabileceğini belirten Powel, Fed’in 5 yıllık politikasını gözden geçirmesini yazın ikinci yarısında tamamlamayı hedeflediğini belirtti. Kısacası o zamana kadar politika duruşunda bir değişiklik olmayacak gibi görünüyor.
Ticaret politikalarındaki belirsizlik
FOMC'nin son açıklamasıyla aralık ayında yaptığı açıklama arasındaki farka bakıldığında, enflasyonla ilgili yapılan değerlendirmede değişiklik olduğunu görüyoruz. Geçen ay, “Enflasyon, komitenin yüzde 2'lik hedefine doğru ilerleme kaydetmiştir, ancak halen bir miktar yüksek seyretmektedir” ifadeleri kullanılırken, bugün cümlenin ilk kısmı çıkarılarak sadece, “Enflasyon halen bir miktar yüksek seyretmektedir” denildi.
Gerek hedefe ilerleme konusunun çıkarılması gerekse ticaret politikalarındaki belirsizliklere dikkat çekilmesi son derece anlamlı.
Kaldı ki Trump, Oval Ofis’te başkanlık kararnamelerini imzalamasının ardından Dünya Ekonomik Forumu’na video konferansla katılarak faizlerin çok daha aşağıya indiğini görmek istediğini ve Fed’in kendisini dinlemesini beklediğini ifade etmişti. Nedeni için ise “Çünkü faiz oranlarını onlardan çok daha iyi bildiğimi ve bu kararı almakta birinci derecede sorumlu olan kişiden kesinlikle çok daha iyi bildiğimi düşünüyorum” demişti.
Fed ve Trump arasındaki görüş ayrılığı
Şimdi Fed ve Trump arasındaki görüş ayrılığı iyice ortaya çıkmış durumda. Bu durum, piyasalardaki belirsizlik ve dalgalanmanın da sebebi olabilir. Ancak ABD faizlerinin düşmemesi hem doları daha güçlü tutabilir hem de altın gibi dolarak karşı ürünlerde fiyat düşmelerine sebebiyet verebilir. Kaldı ki belirsizlikler risk iştahını azaltacağı için gelişmekte olan ülkelere de sermaye akışını zora sokabilir. İşte bu noktada konu bizi de etkiliyor. Çünkü yabancı yatırımcı girişi aksarsa o zaman dövizde satış eğilimi azalır ve TCMB rezervleri fire vermeye başlayabilir. Kurun yükselme riski artar ve dolayısıyla TCMB faiz düşürmede sıkıntı yaşarken enflasyonda da yukarı yönde ivmelenme olabilir. Hepsi birbirine bağlı ve domino taşı gibi birine dokunsanız diğerini etkileyecek durumda.
Riskleri iyi yöneten iyi kazanmaya devam edecek, riskleri küçümseyen ise terleyebilir. O yüzden aman dikkat…