Türkiye İstatistik Kurumu, 5 Eylül 2017 günü, Ağustos 2017 Tüketici Fiyat Endeksi’ni (TÜFE) yayımladı. Bu açıklamaya göre, ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 0.52, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 6.60, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 10.68 artış gerçekleşti. 12 aylık ortalama ise yüzde 9.66. Artış dağılımına baktığımızda eğitim, aylık en yüksek artışı gerçekleştirerek yüzde 2.79 oldu. En fazla düşüş ise yüzde 3.09 ile giyim ve ayakkabıda yaşandı. Yıllık bazda en fazla artışı yüzde 17.38 ile ulaştırma grubu gerçekleştirdi.
Grafikte de görüleceği üzere,
Ağustos 2017’ye göre Tüketici Fiyat Endeksi yüzde 2.79 oranında yükselerek yüzde 10.68 seviyesine geldi. Geçen sene temmuz ayında darbe girişimi olmuştu. Akabinde yıllık bazda TÜFE yüzde 8.79 seviyelerine fırlamıştı. Ağustos 2016 ise ortalık biraz daha sakinleyince fiyatların oturmaya başladığını görmüştük. Daha sonraları fiyatlarda gevşeme devam etmişti. Bu süreç 2016 kasım ayına kadar sürmüştü.
Daha sonra döviz sepetinin 3.20’lerden 4 TL’sine kadar yükselmesinin enflasyona yansımalarını gördük.
Kurla mücadelede başarı sağlanamaması içeriye enflasyon olarak yansımasına yol açmıştı.
Yıllık bazda yüzde 7’lerden başlayan yükseliş süreci Nisan 2017’de yüzde 11.87 ile en tepe noktasına ulaşmıştı. Bu durum tamamen kurlardan gelen maliyet yansımasıdır.
Ağustos 2017’de enflasyonda meydana gelen yükseliş ise son derece dikkat çekicidir. Kurlarda bunu destekleyici bir hareket olmadığına göre fiyatlar seviyesindeki bu hareketliliğin arz/talep dengesinin talep yönünde bozulmasından mı, yoksa fiyatlarda birilerinin daha oligopol bir piyasa oluşturarak oynamasından mı kaynaklandığını ölçmek gerekiyor. Özellikle Almanya kaynaklı girişlerden…
Çünkü ipin ucu yurtdışına ve dolayısıyla ekonomik verileri bozma amacı taşıyan bir sürece de dayanıyor olabilir.
Eğitimdeki ücret artışı masaya yatırılmalı.
Batı kendi vatandaşlarına ciddi mali destek vererek, adeta servet akıtarak okumaya özendirirken, yurtiçinde okumanın mali imkansızlıklarla gerçekleştirilememesi gibi bir hava oluşmamalı.
Enflasyonda ekonomik nedene dayanmayan bir fiyat artışının rekabet kurumu gibi kurumlarımız tarafından incelenmesi fiyat artışlarının sebebinin iyice soruşturulması şarttır. Yoksa atı alan Üsküdar’ı geçecek.
Gelelim lojistiğe; global navlun artışı mı yoksa içeride oluşan monopol yapı mı fiyatları manipüle ediyor, incelenmeli.
Son söz; su uyur düşman uyumaz.
12 Eylül 2017 Salı