HÜSEYİN ÖZTÜRK
Dünya toplumları içerisinde ‘insan ve medeniyet’ denilince, bizim milletimizin akla gelmesi kadar haklı ve yerinde bir tespit yoktur desek abartmış olmayız. “Neden haklıyız” sorusuna verilecek çok cevap vardır. Biz şimdilik ikisinden söz edelim.
Birincisi, vakıf medeniyetine sahip bir toplum oluşumuzdur. Kurduğumuz 17 devletin kuruluşunun ana gayesinde vakıf medeniyeti hep ön planda tutulmuştur. Tarihi inceleyen ve araştıranlar böyle olduğunu okur ve görürler. Üzerine yazılmış yüzlerce eser vardır.
İkincisi, ‘imece’ halkı oluşumuzdur. Millet olarak tarih sahnesine çıkışımızdan bu yana imecenin gereği olarak yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve birlik olma inanç ve gayretiyle büyük bir aile kültürü meydana getirmemizdir.
İmece usulünü belki bilmeyenlerimiz vardır. Onlar için basitçe açıklayalım. Köylerde, kasabalarda veya şehirlerde; maddi menfaat gözetmeden, kâr beklentisi olmadan, yörede yaşayan insanların gönüllülük esasına dayalı karşılıklı birbirlerinin işlerine yardım etmeleridir.
Buradan umulan murat, gaye, hedef; yardımlaşma, paylaşma, dayanışma ve bunlara dayalı güven ve birliğin sağlanmasıdır.
Dolayısıyla kimse elinin emeği olan işleri heba etmez, korur ve kollar. İmece, el emeğini bereketlendirir.
‘İnsan ve medeniyet’ kavramı üzerine şu ifadeleri de derç etmeden geçmeyelim. Devleti Aliye’ye ‘Cihan Devleti’ hüviyetini kazandıran en önemli amillerden biri, dünya devleti olma vasfını kazandıran ırklar arasında ayrım gözetmeden, insanları kabiliyetlerine, şahsiyetlerine, karakterlerine göre hayatlarına düzen getirmelerini sağlamaktır.
Ticari faaliyetler bunların önünde gelmektedir. İstanbul başta olmak üzere Çin’den Avrupa’ya kadar olan ticari yolların ve ticaretin en güvenilir coğrafyası topraklarımız olmuştur. Bizim topraklarımıza ayak basan tacirlerin, can ve mal güvenlikleri, vakıf kültürünün temel taşlarından olan kervansaraylar ve çarşılarla temin edilmiştir.
***
‘Vakıf ve imece’ usulü, medeniyetimizin önemli temellerinden biridir demiştik. Mesele insana ve insanın gönlüne hizmet olunca, insana dair ne varsa hemen her hususta vakıf kurulmuş, vakıfların olmadığı yerlerde ise imece geleneği devreye girmiştir.
‘Vakıf ve imece’ sisteminin alt yapısını oluşturan ana duygular ise elbet yine insana dair; ‘merhamet, cesaret, paylaşma, dayanışma’ duygularıdır. Bu hasletler dünya çapında emsalsiz bir medeniyet inşa etmiştir.
İşte bu vasıflara şeklini veren gönüllülük esası; karşılıklı hoşgörüyü, affetmeyi, bağışlamayı, insanı kişisel çıkarlarından uzaklaştırmayı sağlamış; kişilerin diliyle, eliyle, maddi kazancıyla hiçbir menfaat gözetmeden, beklemeden küçük büyük binlerce vakıf kurulmasına sebep olmuş, yüzlerce taşınmaz mal hayır hizmetlerine vakfedilmiştir.
Binlerce vakıf içerisinden seçilen ‘tarihte ilginç vakıfların’ sayısı hakikaten şaşırtıcı sayıdadır. Hemen sayısını söyleyelim, 120’dir.
Öyle ilginç vakıflar ki, hepsinin adını ve kurucularını yazacak olsak yerimiz almaz.
Yine de ilginç olan birkaçından söz edelim. Bu vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kayıtlarında olan kuruluşlardır.
***
Fakir Kızlara Çeyiz Hazırlayan Vakıf! Duvar Yazılarını Silen Vakıf! İsrafı Önleyen Vakıf! Sıcak Pide Dağıtan Vakıf! Hayvanlara Mera Açan Vakıf! Fakirlerin Vergisini Ödeyen Kadın Vakfı! Yaşlı Fakirlere Evde Bakım Hizmeti Sunan Vakıf! Halkın Ve Yolcuların Hayvanlarını Sulayan Vakıf! Tohum Saklayan Vakıf! Sıcakta Sebillere Kar Koyan Vakıf! Nehir Kenarlarına Söğüt Diken Vakıf! Doktorların Güzel Huylu Olmasını İsteyen Vakıf! İlkokul Hocalarına Tütünü Yasaklayan Vakıf! Nehirlerde Ulaşımı Sağlayan Vakıf! Savaşa Giden Gazilere At Veren Vakıf! Müslim Ve Gayrimüslimlere Mezar Yaptıran Vakıf! Meyve Yediren Vakıf! Kitapları Tamir Eden Vakıf!
Evet, millet-devlet olma bilincini yoğuran vakıf medeniyetimizle övünmekte haksız değiliz vesselam.
05 Ağustos 2022 Cuma