Biz, kültürel/siyasal davranış açısından farklı bir toplumuz. Katılım ve ilgi düzeyimiz tavan yapar. Referandumu bile seçim havasına sokar, öyle yaparız. Suni-doğal gerginlikler, ayrılıklar yaratır, her iki taraf olarak da işi memleket meselesi olarak görürüz. Bereket versin ki, sosyolojik bir kural olan ‘toplumsal hafıza çabuk unutur’ devreye girer de öyle rahatlarız. Yani çabuk unuturuz, işi kan davası haline getirmeyiz, iyi de yaparız.
Aksi halde çekilmez bir toplum olurmuşuz hakikaten.
Şimdi referandum neticelerini şehir üzerinden anlamaya çalışalım. Referandumda öngörülemeyen önemli bir husus ortaya çıktı; şehir gerçeği. Araştırma şirketlerinin bilemediği, daha doğrusu gündemlerine almadığı en temel ayrıntı bu oldu. Siyaset bilimciler, politikacılar, liderler vesselam hiçbirimiz bunu öngöremedik, ajandamızda da yoktu.
ŞEHİR BELİRLEYİCİ OLDU
Özal öncesi Türkiye’nin siyasetini hatırlayalım. Kır kent nüfus dengesizliği henüz oluşmamış, siyaset geleneğinde var olan sağ kesim kır, sol kesim şehirde var olur, bunların da temsiliyeti üç aşağı beş yukarı bellidir bilgisi henüz eskimemiş. Günümüzde demografik durum değişti ama tarih olan kır kent konusundaki siyasal bilgimizin yeniden hortlamayacağını da biliyoruz. Ancak farklı bir bağlamda tekrar gündeme geldiği de bir vakıadır. Dolayısıyla bu seçimin en popüler bilgisi şehir gerçeği üzerinden çıkmış oldu. Şimdi şehirde çalışan akademisyenler, özellikle şehir sosyologları ve siyaset bilimciler bu konuya kafa yormalı ve birlikte müzakere ile izahat getirmelidirler.
Önce şu tespiti yapalım: AK Parti hükümetleri kadar büyük şehirlere yatırım getiren, büyük sözü bile yetersiz olan ve adeta devasa projeler gerçekleştiren iktidar olmadı. Bu yatırımların çoğu da gündelik hayatı doğrudan ilgilendiren türdendi. Çanakkale ve İstanbul Boğazı’na köprü, Marmaray, Avrasya Tüneli ve metro ulaşım ağının genişlemesi gibi. İzmir’in ve Adana’nın metrosunu hükümetin üstlenmesi gibi. Olası deprem tehlikesi yaşayan şehirlerdeki eski konutların yenilenmesi gibi.
MEDENİYETİN KABI
Şehir gerçeğini bütün boyutları ile keşfetmek önemlidir. Şehir bir bütün olarak medeniyet merkezidir. İbn Haldun ‘şehir medeniyetin kabıdır’ demiştir. Şehir ve kültür ilişkisini hem birey hem de kent bazında doğru kurmak ve uygulamak stratejik önemi haizdir. Şehir ve mimari ilişkisini de sağlıklı oluşturmak önemlidir. Daha doğrusu şehrin şehirli insana dair bütün boyutlarını doğru konumlandırmak gerekmektedir.
Elbette siyasal davranış geliştirme ve karar verme birçok dinamiklerin etkisi ile olur. Bunu tekli faktörle açıklamak zaten mümkün değil ama şehir zaten çoklu etkileşimin yaşandığı bir ortamdır. Sözün özü; bilindiği üzere nüfus giderek büyük şehirlerde toplanıyor. Dünyada da gelişme aynı yönde. Bu nedenle siyaseti yönetenler şehir gerçeğini bir süreç olarak görmeliler ve siyasal planlamalarında bunu dikkate almalıdırlar.
25 Nisan 2017 Salı