Geçtiğimiz hafta ülkemizin global eğitim kuruluşu Türkiye Maarif Vakfı, ‘Dünyayı Eğitimle İyileştirmek’ temasıyla düzenlediği İstanbul Eğitim Zirvesi’nde iki önemli Hanımefendi ağırladı.
Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi ile Suriye Cumhurbaşkanının eşi Sayın Latife el Durubi, zirvede eğitim üzerine içeriği güçlü ve anlamlı birer konuşma yaptılar. Bu vesileyle eğitim-toplum ilişkisi ve geleceğine yönelik olarak Hanımefendilerin rolü üzerine yeniden düşünmemiz isabetli olur.
Bizim kültürel geleneğimizde Bey Hatunları, Selçuklu Hanım Sultanları, Haseki Sultanlar ve Valide Sultanlar eğitim de dahil hayır işlerinde başı çekerler ve iş başa düştüğünde de devlet yönetimine yardımcı olurlar. Yani bizim kültür adı farklı olmakla birlikte First Lady yapılanmasına yabancı değil, hatta öncüsü bile sayılabilir. 19. yüzyılda hayırseverlikle başlayan kadınların kamusal alana çıkmasıyla First Lady’lerin eğitim söylemleri iyice güçlendiğinden bu durum politik eş’den sosyal lider kimliğine evrilme dönemi olarak görülebilir.
Tema olarak First Lady’lerin eğitimle ilişkisi global ölçekte sosyolojik, politik ve kültürel açıdan oldukça önemlidir. Dünya genelinde Hanımefendi’lerin eğitim alanına yönelmesinin elbette birçok nedeni var. En cezbedici sebep; eğitimin siyasi olmayan fakat çok etkili bir alan olarak görülmesi ve siyaseten riskli konuların dışında kalmasıdır. Doğrudan karar verici olmasalar da toplumda sembolik sermayeye sahip olduklarından eğitim temalı kampanyaları özellikle tercih ederler. Çünkü toplumsal meşruiyet ve ince güç etkisi bulunur. Bir diğer sebep ise uluslararası görünürlüktür. UNICEF, UNESCO ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar, First Lady’lerin eğitim alanındaki projelerine sıkça yer verir. Bu projeler de ülkelerin küresel imajına katkı sağlar.
‘First Lady’ kavramı küresel olarak yaygınlaşmış bir terimdir, ancak pek çok dilde kendi yerel karşılığı bulunur. İngilizce konuşulan ülkelerde First Lady en yaygın medya kullanımıdır. Frankofon ülkelerde Première Dame yaygındır. Cumhurbaşkanı eşi, Hanımefendi gibi ifadeler de yerleşiktir. Aslında kelime anlamı devlet başkanının eşi demektir. Kavram Amerikan kökenli olup küreselleşmeyle uluslararası siyasete yayılmıştır. Günümüz diplomasi ve medya dilinde ‘First Lady’ neredeyse evrensel bir etiket hâline gelmiştir.
First Lady'ler günümüzde özellikle eğitim alanında; gündem belirleyici, kaynak ve kamuoyu oluşturan aktörler hâline gelmişlerdir. Eğitim, siyasi çatışmadan uzak, kapsayıcı ve yüksek meşruiyeti olan bir alan olduğu için de tercih edilmektedir. Eğitimle ilgili temalar siyaseten kutuplaştırıcı olmadığı için diplomatik mesajların güvenli bir şekilde iletilmesini mümkün kılmaktadır.
İstanbul Eğitim Zirvesi özelinde First Lady’ler; eğitim temalı diplomasi ile uluslararası görünürlükle birlikte sosyal etki ve farkındalık oluşturup bölgesel iş birliği ve ince güç için zemin oluşturmuş bulunmaktadırlar. Latife el Durabi İstanbul ziyaretiyle hem eğitim diplomasisi hem komşuluk bağlarını pekiştirme çabası göstermiş ve onun İstanbul ziyareti Hanımefendi olarak eğitim temalı ilk yurt dışı ziyareti olarak kayıtlara geçmiş oldu.
Bu ziyaretler, First Lady rolünün sadece sembolik değil, diplomatik ve politik etkisi olan bir araç olduğunu gösteriyor. Hanımefendilerin politik güçleri olmasa da uluslararası etki doğurabileceklerini ifade ediyor. Siyasi çatışmalardan uzak, yüksek meşruiyetli bir zemin oluşturuyor.
Küresel ölçekte, First Lady’lerin eğitimi gündem yapması, kaynak ve iş birliği sağlaması, ülke ve bölge imajını güçlendirerek toplumsal farkındalık oluşturması eğitimin ve toplumların geleceği açısından değerlidir. İstanbul Zirvesi özelinde Emine Erdoğan ve Latife el Durubi’nin ortak noktası; eğitim diplomasisi üzerinden bölgesel iş birliği ve global etki çabası içerisinde olmuş olmalarıdır.
Türkiye Maarif Vakfı 72 ülkede yürüttüğü eğitim çalışmaları ve ürettiği eğitim içerikleri yanında her yıl yaptığı İstanbul Eğitim Zirvesi ile global eğitim diplomasi rolü de üstlenmiş olmaktadır. Eğitime katkı veren, liderlik eden bütün Hanımefendilere saygı ile…