Küresel ekonominin son yıllarda ciddi bir dönüşümün içinden geçtiğine bu köşede birçok kez değindim. Her 30-40 yılda bir küresel ekonomi, büyük devinimler yaşar. Bu dönüşümü tetikleyen unsurlardan biri ekonomi politikalarındaki değişimdir. Ama ana aktör, her zaman teknoloji olmuştur.
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), yeni tekno-ekonomik paradigmanın öncü teknolojilerine dair geçtiğimiz günlerde detaylı bir rapor yayınlandı. Bu rapor, öncü teknolojileri üç kategoride ele alıyor:
- Dördüncü sanayi devrimi öncü teknolojileri: Yapay zeka, nesnelerin interneti, büyük veri, blokzincir, 5G, 3D yazıcılar, robotik, drone teknolojisi
- Yeşil öncü teknolojiler: Güneş fotovoltaik, konsantre güneş enerjisi, biyoyakıtlar, biyogaz ve biyokütle, rüzgar enerjisi, yeşil hidrojen, elektrikli araçlar
- Diğer öncü teknolojiler: Nanoteknoloji, gen düzenleme...
2020 yılında 1.5 trilyon dolar olan bu teknolojilerin pazar değerinin 2030’a kadar 9.5 trilyon dolara ulaşabileceği tahmin ediliyor. Bu teknolojilerde ABD ve Çin arasında ciddi bir rekabet var. Yeni tekno-ekonomik paradigmayı bu iki dev şekillendirmeye çalışıyor olsa da diğer ülkelerin performansı da gelecek için oldukça belirleyici olacak. Zira bazı gelişmiş ülkeler bu dönüşüme ayak uyduramayıp gerilerken, birkaç gelişen ülke ise bu yeni fırsat penceresini değerlendirip küresel ekonomideki ağırlığını artıracak.
HANGİ ÜLKE DAHA HAZIR?
UNCTAD’ın raporu, ülkelerin öncü teknolojileri kullanmaya, benimsemeye ve uyarlamaya hazır olup olmadıklarını değerlendirmek amacıyla bilgi ve iletişim teknolojileri, beceriler, Ar-Ge, endüstriyel kapasite ve finans göstergelerini bir araya getiren ‘öncü teknolojilere hazırlık endeksi’ sonuçlarını ortaya koyuyor. 166 ülkenin değerlendirildiği bu endekste, ilk 10 sırayı yüksek gelirli ülkeler alıyor: ABD, İsveç, Singapur, İsviçre, Hollanda, Güney Kore, Almanya, Finlandiya, Hong Kong ve Belçika. Ekonomileri eskisi kadar yenilikçi olmayan İngiltere, Fransa, İspanya ve İtalya gibi köklü Avrupa ülkelerinin ilk 10’da yer alamaması dikkat çekiyor. Yaşlanan nüfusu ve yıllardır devam eden müzmin ekonomik durgunluğu nedeniyle dinamizmini kaybeden Japonya ise listenin 19. sırasında. Her ne kadar bazı teknolojilerde ABD’nin önüne geçmiş olsa da Çin, bu listenin 35. sırasında yer almış. Çin’in beklenenden daha düşük bir sırada olmasının nedeni olarak, internet kapsama alanı ve geniş bant hızındaki bölgesel eşitsizliklere atıf yapılmış.
POTANSİYELİ GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRMEK
Türkiye, listenin 53. sırasında. Bu sıranın Türkiye’nin gerçek potansiyelini yansıttığını söyleyemeyiz. Buradaki 17 teknolojinin hepsinde başarılı olmamız gerekmiyor. Mevcut teknoloji kapasitemiz ve ölçek ekonomisi buna müsaade etmez. Ama bu öncü teknolojilerin 5-6 (güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, elektrikli araçlar, drone ve 5G gibi) tanesinde hatırı sayılır ağırlığa sahip bir küresel oyuncu olabiliriz. Zaten bu teknolojilerde belli bir mesafe kat ettiğimiz ortada. Çıtayı daha da yukarılara taşıyabiliriz. Kamu teşviklerinde bu teknolojilere daha fazla ağırlık vererek yerli ve milli kapasite geliştirmeye devam etmeliyiz.
19 Haziran 2023 Pazartesi