Mesleki eğitimin ülke sosyolojisinde ciddi bir karşılığı bulunur. Bu karşılık hem sayısal hem de netice olarak ortaya çıkardığı nüfusa ilişkin göstergelerde kendini ifade eder. Hem ülkenin geneline ilişkin; sosyal, siyasal ve eğitim boyutu ile birçok problemin sebebidir hem de çözümü noktasındadır. Ülke boyutu ile stratejik bir mahiyet taşıması tam da bu sebepledir. Bu yüzden paradigmasını da kurgusunu da oluştururken tüm detay göz önüne alınmalı. Zira detayı kaçıran veya görmezden gelen kurgu başlangıçta doğru gibi görünse de kısa zamanda işlevsiz kalır.
Bilindiği üzere meslek eğitimi, aynı zamanda toplumsal kalkınmada belirleyici bir özelliğe sahip. Burada ortaya çıkacak genel başarı, kesin olarak meslek eğitiminin dışındaki eğitim alanlarını da rahatlatır. Bu çerçevede meslek eğitiminde başarı elde edildiğinde ülkedeki hangi temel probleme çözüm üretilebileceği veya başarısızlık halinde ne tür sosyal sorunlara zemin hazırlayacağı iyi düşünülmeli.
* * *
En basitinden gündelik hayatın devamı açısından meslek elemanına olan ihtiyacı, başka alanlarda yapılan yanlışlıkların sonucu olarak üniversite mezunu işsizler kümelenmesinin ortaya çıkması, bu alanda orta ve yüksek öğretimde sağlam bir devamlılık ilişkisinin kurulamaması, meslek eğitiminin algısı ve istihdamı problemi, düşük sosyo-ekonomik ve eğitim seviyesine sahip ailelerin çocuklarının tercih ettiği bir alan haline gelmesi türünden problemlerle meslek eğitimi konusu tam anlamıyla toplumsal bir varoluş ve itibar arayışı haline dönüştü.
Mesleki eğitime yeni bir perspektif getirilmesi aslında ahilik sistemi gibi çok sağlam bir uygulama geleneğine sahip olan milletimiz açısından önemli bir hareket noktasıdır. Bize düşen, sadece bu anlayışın tam anlamı ile ve bütün boyutları ile güncellenmesidir. Bu güncellemeyi başarı ile yapabildiğimiz taktirde kendi çalışma geleneğimizden hareketle örnek ve devamlılığı olan bir model üzerinden hareket etmiş oluruz. Sektörle ve meslek kuruluşlarıyla birlikte çalışılmasına kimsenin itirazı olamaz.
Meslek eğitimindeki genel başarı, toplumu kesin olarak rahatlatacaktır. Bu durum üniversite mezunu işsizler ordusunu ve üniversiteler önündeki yığılmayı makul bir ölçüye getirecektir. Diğer taraftan ise hem üniversite sayısına ilişkin artış talebini azaltacak hem de üniversitelerimizde eğitim niteliğinin artışı türünden bir neticenin ortaya çıkmasına destek olacaktır. Bu da tam olarak nasırlaşmış bir problemin çözümü anlamına gelir.
* * *
Meslek eğitimi kurgusunun yeniden gözden geçirilmesinde büyük fayda var. Gelişmiş ülkelere baktığımızda öğrenci potansiyelinin çoğunluğu mesleki eğitime yönlendirilir. Bunun yelpazesi de geniştir. Kimse meseleye ve mesleğe itibar veya itibarsızlık bağlamında bakmaz. Meslek okullarından mezun olanların ekseriyeti de doğrudan mesleğe geçiş yaparlar. Elbette ki kısmi geçirgenlik bulunur ve başarılı olan öğrenciler özellikle mühendislik bölümlerine devam eder. Ama sonuç olarak bunun yüzdesi teorik olarak az olmalı. Netice böyle değilse kurguda veya pratikte bir yanlışlık var demektir. Bir öğretmen lisesi mezunlarının büyük çoğunluğunun eğitim fakültelerini tercih etmemesi gibi bir meslek lisesinin öğrencilerinin de büyük çoğunluğunun mühendisliğe geçiş yapıyor olmasının izahı yoktur. Bu durumu sadece okulun başarısı ile de izah edemeyiz.
Diğer taraftan, zeka potansiyeli yüksek olan öğrencilerin akademik olarak nereye yönlendirileceği ayrı ve ülke açısından stratejik bir konu. Diğer bir deyişle sınav başarısı endeksli bir ölçme sonucunda yüzde 1-2 aralığındaki öğrencilerin hangi faktörlerle olursa olsun meslek lisesini tercihleri teorik olarak doğru değil, en azından tartışmalı. Bu potansiyeldeki çocuklarımız; fen, mühendislik ve sosyal bilimlerin her alanına dağılan ve ön açan bir konumda olmalı. Zira her alanın bu ön açıcı olan yüksek potansiyelli çocuklarımıza ihtiyacı var.
Netice olarak meslek eğitimindeki reel ve genel başarı ülke eğitimini göstergeler açısından her seviyede makuliyet noktasına çekecektir. Bu da ülkemiz için çok önemli bir kazanımdır.
31 Temmuz 2023 Pazartesi