Konuyu anlamaya sorularla başlamak daha doğru olur. Makul olmak, bireysel ve toplumsal açıdan neden stratejik önemi haizdir?
Birey ve toplum bu durumdan nasıl etkilenir? Kısa ve uzun vadede ne gibi sonuçlar üretir? Siyaset kurumu makuliyetin neresindedir? Toplumsal güvenirlik makuliyet olmadan sağlanabilir mi? Gündelik hayatın makul olma ile nasıl bir ilişkisi var? Bu soruların cevabını tersinden bulmaya çalışalım. Bireysel ve toplumsal açıdan makul hale gelinemez ise durum ne olur? Ne türden arızi durumlar ortaya çıkar?
Bu sorulara cevap oluşturmak üzere önce kavramın anlamına odaklanalım. Büyük Türkçe Sözlükte D. Mehmet Doğan makul olmayı; akla uygun, akla yakın, mantıklı, aşırı olmayan, ılımlı, akıllıca hareket eden olarak, makuliyeti ise akla yakın olan şeyin hâli olarak tanımlıyor. İsam’da Ma’kul maddesini telif eden İlhan Kutluer’e göre ise akılla kavranabilen, düşünülebilir olan varlık ya da kavram anlamında felsefe terimi olarak ifade edilir.
* * *
Bizim için asıl olan kavramın; siyasette, bürokraside, ticarette ve gündelik hayatta birey ve toplum nezdinde nasıl örneklendiği önem taşıyor. Sözgelimi ticari uygulamalarında makuliyetin dışına çıkan bir esnaf veya şirket hangi riskleri üstlenmiş olur, tüketiciyi ne türden tehlikelere maruz bırakır? Bürokraside alınan kararlar makuliyet sınırları içinde olmazsa ne tür problemler üretir? Veya siyaset kurumu toplumla ilgili kararlarında makuliyetin dışına çıkarsa faturasını kimler öder?
Siyasetin oluşturduğu bir karar kendi perspektifinden çok doğru olabilir fakat kapsadığı alan açısından o derece yanlış da olabilir.
İşte tam da bu durumda makuliyet fikrine ihtiyaç duyulur. İki perspektif bu makuliyeti oluşturma başarısını gösterebilirlerse toplum da siyaset kurumu da uzun vadede kazançlı çıkar. Zira makuliyet her kesime kazandıran bir olgunluktur, neticedir. Sözgelimi siyasetin oluşturduğu ‘her ile üniversite açma fikri’ siyasi perspektiften çok doğru fakat akademik nitelik açısından da yanlış görünebilir. Aslında ikisi de kendi yaklaşımı içinde doğru fakat makul olgunluğa gelmemiş demektir. Mesela bunun makuliyeti; sadece ‘büyükşehir’ statüsüne haiz olan illerde üniversite açalım noktasına gelme üzerine olabilir. Bu durumda siyaset de akademi de kazançlı çıkar; çünkü uzun vadede ortaya çıkabilecek problemlerin makuliyetle önüne geçilmiş olur.
Bu örneği diğer alanlarda da verebiliriz. Önemli olan siyasette de ticarette de makul olan üzerinde uzlaşabilme kültürünü özümsemek ve yerleştirebilmektir. Bunun ötesinde ise bireyler olarak gündelik hayatımızda ilke olarak makul davranışlar sergileyebilmektir. Zira bireysel ve toplumsal mutluluk buradan inşa edilir.
* * *
Netice itibariyle makul olabilmenin stratejik önemi; kişinin, devletin veya şirketlerin karar alma süreçlerinde mantıklı ve doğru kararlar almasını sağlamaktır. Bunun, kaynakların etkili bir şekilde kullanılmasını, hedeflere ulaşmayı ve rekabet avantajı elde etmeyi destekler bir mahiyeti vardır. Ayrıca makuliyet; güvenilirliği artırır, riskleri azaltır ve uzun vadeli başarı için sağlam bir zemin oluşturur. Bu nedenle stratejik planlama ve yönetim süreçlerinde makuliyet önemli bir rol üstlenir.
Sosyal ve davranış açısından makuliyet ise insanların birbirlerine güven duymalarını, adalet duygusunu geliştirmeyi, toplum içindeki ilişkilerin sağlam ve sürdürülebilir olmasını sağlar. Toplumsal makuliyet; insanların birbirlerine karşı daha anlayışlı, saygılı ve işbirlikçi olmalarını teşvik eder ve böylece daha sağlıklı bir toplumsal yapı oluşturur, toplumun refahını artırır. Nihayetinde insanda ve toplumdaki makuliyet hali; herkesin ve her kurumun ihtiyaç duyduğu damıtılmış bir hâldir. Tüm problemli durumlar için de özünde uzlaşı olan ve memnuniyet üzerinden inşa edilen sağlıklı bir çözümdür.