Önce LGS (Liselere Geçiş Sistemi), sonra YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) neticeleri açıklandı. Özellikle LGS’de 719 öğrencinin tam puan alarak yılların rekorunu kırması çok farklı yorumlara yol açtı. Değerlendirmelere politik bakışlar da girince iş iyice karmaşaya büründü. İktidarın kendine müzahir okullara yönelik kayırmacı davrandığı iddia edildi.
Aslında iddiaların politik birer argüman olma dışında bir anlamı ve tutarlılığı yok. ÖSYM, zaten ülkenin -işi ölçmek olan- yılların deneyimine sahip ulusal bir sınav kurumu. Bakanlığın ölçme ve değerlendirmeye özel uzmanlaşmış bir genel müdürlüğü var. Yani yıllardır bu sınavları yapan genel müdürlüğün bu türden hataları yapma şansı olağanüstü durumların dışında yok. Peki, kitleler hata olduğuna inanıyor mu?
Siyasal farklılıklardan beslenen karşılıklı ötekileştirme psikolojisinin hâkim olduğu güncel durumlar nedeniyle inanma eğiliminde olanlar çıkabilir. Aslında açıkça söylemek gerekirse işin rasyonalitesi yok.
Gerçekte ise bu meseleyi kavramak için sınavların neyi ölçtüğünü sormak ve anlamak gerekir. Bilindiği üzere sınavlar çok yalın olarak; kriterlere uyan ve sınava katılan kişilerin bilgisini ölçer ve onları bir sıralamaya tabi tutar. LGS liselere girişi, YKS ise üniversitelere girişi düzenler. Bakanlığın uzman genel müdürlüğü tarafından ÖSYM standartlarında yapılan LGS sınavları üzerinde bu kadar yaygara koparılması eğitimin tüm unsurlarına zarar verir. LGS’de tam puan alanların sayısı her yıl tartışılmış ama bu yıl sayının fazla olması ve politik yaklaşımların da dahil olması ile daha çok gündem olmuştur. İşin uzmanları bunu farklı dinamikleriyle tartışırlar, görüşlerini açıklarlar.
Soruların zorluğuna, kolaylığına veya başka sebeplere bağlarlar. Şöyle de düşünülebilir; genel sınavlar öğrenci açısından hayati hale geldiğinden, aile ve okul ise başarıya odaklandığı için özel motivasyonları da devreye soktuğundan, tam puan yapmaya aday öğrenci sayısının artış göstermesi de sebeplerden biri olabilir.
Eğitimciler olarak asıl tartışmamız gereken husus; bütün öğrencileri sınava sokmanın eğitime ne türden katkılar yaptığı konusudur. Bu konu ülkemizdeki eğitimin yapısal bir problemini ortaya koyuyor. O da neden bu kadar çok kişinin sınava girmek durumunda kalması olayıdır. Mümkün olduğunca az kişinin sınavlara girmesi öngörülmelidir. Zira ülkemizdeki genel sınavların öğrencilerin kaderini belirleyen formatta olduğu anlayışı hakimdir. Bu sebeple de ülke genelinde gündem oluşturabilir.
Diğer taraftan, genel sınavların ve ona hazırlanmanın öğrencilerin eğitimine ne tür katkılar yaptığı ve fayda-zarar endeksli çalışılmalıdır. Zira hem ortaokulda hem lisede öğrencilerin son iki yılını sınava hazırlık için ayırdıklarını biliyoruz. Resmen değilse de fiilen durum böyledir. Bu çerçevede son iki yılın eğitim müfredatı tabir caizse sınava asılan çocuklar tarafından usulen görülür.
İdare de kendince makul sebeplerle anlayışlı davranır. Bu süreçte sınav endeksli öğrenilen bilgiler vardır. Bilindiği üzere sınava yönelik bir psikoloji içerisinde öğrenilen bilgiler sınavla birlikte yok olmaya mahkumdur.
Bildiğimiz bundan bir fayda hasıl olmayacağıdır. Bilelim ki dar çaplı sınavlar ne kadar öğretici ise yaygın sınavlar o kadar öldürücüdür.
Nihayetinde ve aslında genel veya uzun süre hazırlık gerektiren sınavlar eğitimi ölçen değil öldüren bir mahiyet taşır. Bunun üzerine eğitim uzmanlarımız derinlemesine düşünmeli, analizlerini yapmalıdırlar. Tüm bunlardan çıkan netice; genel sınavlara az sayıda kişinin katılımı öngörüsü çerçevesinde bir kurgu yapılmalıdır. Veya genel sınavlar için iki yıl hazırlık yapma anlayışını ortadan kaldıran düzenlemeler üzerinde çalışılmalıdır.
LGS’nin adının TEOG olduğu yıllarda sınav sayısının tek değil artırılması yönündeki çalışmalar gibi. Ailelerin ve çocukların üzerinde oluşan stresi azaltmanın ne kadar önemli olduğunu ancak bunu yaşayanlar bilir.
Ülkemizin güzel çocuklarını yolun başında yormayalım. Eğitimden maksat çocuklarımıza müfredat temelli bilgi ve davranış öğretmek ise genel sınavların bu türden negatif etkilerini mümkün olduğunca azaltmak doğru bir yaklaşım olur.