Giriş: 17.10.2025 - 09:16
Güncelleme: 17.10.2025 - 09:16
AHMET EMRE BİLGİLİ

AHMET EMRE BİLGİLİ

Dünyada ilk kez böyle bir şey gerçekleşti. Global sosyolojide Gazze, en çok bilinen yer haline geldi. Hamas da dünya kamuoyunda aynı derecede bilinen, sempati duyulan ve hatta en organik sivil kuruluşu oldu. Netenyahu hariç kimse Hamas’a silahlı bir örgüt olarak bakmadı ve terörle ilişkilendirmedi. Doğrusunu söylemek gerekirse bu durum onların ve Gazze halkına bahşedilen mükemmel bir yönetim başarısıdır. Şimdilik kaydı ile Hamas’ın muhatap kabul edilmesi ve barışla neticelenmesi de tüm insanlığı sevindiren bir hususiyete dönüştü. Tüm bu kazanımların korunması elzemdir.

Şimdi Gazze ve Hamas için asıl bundan sonrası önem taşır. Zira işin yönetilebilmesinin artık daha çok boyutu var. Eskiden sadece silahlı mücadele ve halkın psikolojik olarak ayakta dik durabilmesi ön planda iken bundan sonrasında başta İsrail ve yandaşlarının her türlü oyunları ile mücadele söz konusudur. Diplomatik olarak Gazze’den yana görünen özellikle bazı İslam ülkelerinin yeni süreçte nasıl bir politika izleyeceği bilinmiyor. Türkiye gibi samimiyet içerisinde elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışan kaç ülke var? Gazze’yi imar ediyoruz diye yola çıkacakların gerçekliği nedir? 

 

***

 

Güncel yeni durumda Gazzelilerin en acil ihtiyacı olan barınma, yiyecek ve sağlık hizmetlerinin sevk ve idaresinin hızlı bir şekilde icra edilmeye başlandığını görüyoruz. Bu süreç elbette kendi doğası içerisinde elbirliği ile işleyecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus; süreci yönetirken global sosyolojinin desteğinin devamlılığını sağlamak stratejik bir duruma işaret eder. Bundan sonraki süreçte biline ki, İsrail ve işbirlikçileri daha çok oyun çevireceklerdir. En çok rahatsız oldukları konu; boykot meselesi ve küresel sosyolojinin aleyhlerinde oluşmasıdır. Oluşan bu durumun artarak devamı için bizim dünyanın elinden geleni yapmaya devam etmesi gerekir.

Bu günlerde Gazzelilerin gündeminde elbette sağlık, açlık, barınma probleminin çözümü önceliklidir. Bunlarla birlikte yıkıntılar altında kalan şehitlerin çıkarılması gelir. Bunun dışındaki meseleler şimdilik gündem olamazlar. Ancak yönetme fevkinde olanların öngörülü olarak işin siyasi boyutu ile eğitim, kültür boyutunu da ciddi olarak ele almaları gerekir. Zira bu kurgu yapılamazsa devamlılık sağlanamaz. Mücadelenin devamlılığı sağlanamazsa Gazzeli mücahitlerin ve şehitlerin mücadelesi hedefe ulaşmamış olur. Bu sebeple eğitim ve kültürün birinci derece aciliyetlerin hemen arkasından devreye sokulmasında fayda var.

 

***

 

Global eğitim kuruluşumuz Türkiye Maarif Vakfı başta olmak üzere eğitimin zeminini hazırlayacak kuruluşlarımızın Gazze’ye en üst noktada pozitif ayrıcalığını göstermesi gerekir. Üniversite eğitimini kaldığı yerden başlatma çalışmalarına destek olmak ve öğrenciler için konaklama hizmetini sağlamak ilk yapılması gerekenlerdendir. Bu süreçte meslek kazandırıcı eğitimi başlatarak ve bu doğrultuda kısa vadeli kurslar açmak doğru adımlardır. Bu çalışmaların ardından da kültür sanat etkinliklerini tasarlamak gerekir. Daha doğrusu bu çalışmalara muvazi olarak kültür sanatın tamamlayıcı bir unsur olarak kendiliğinden belirmesi beklenir.


Geçen ay Halep’e yaptığımız ziyaret sonrası şehrin harap halini görünce ‘bu kadim şehre düşman bile bunu yapmaz’ demiş ve baba oğul Esed’ler için ‘düşmandan öte’ tanımlaması yapmıştık. Gazze’nin hali ve bütün dünyanın gözü önünde yapılan insanlık dışı muamelelere yönelik Netenyahu ve siyonizmin temsilcileri için nasıl bir niteleme yapmak gerekir bilemiyoruz. Cengiz Aytmatov’un ‘İnsan için en zor olan her gün insan olabilmektir’ sözünün ne kadar uzağında olduğunu görüyoruz. Kıyas bile şık düşmüyor. Mehmet Görmez Hoca’nın ifadesi ile ‘Dünyaya vicdanın kitabını yazdıran Gazzeli çocuklar’ küresel düzeyde insanlığa ne çok şey öğretmişler.