‘Düşmandan öte olmak’ ‘Senin yaptığını düşman bile yapmaz’ demektir. Bu sözün acımasızca pratiğe döküldüğü yerin adıdır Halep. Bunu geçtiğimiz hafta üç günlük Halep ziyaretimizde gördük ve inanılmaz hüzünlendik. Baba oğul Esed’ler hakikaten hem insanlara hem de kültürel mirasa ve dini yapılara çok ama çok acımasız davranmışlar. Âdeta koca şehri yakıp yıkmışlar. İyi ki ölüm var iyi ki hesap var dedik ve teselli olduk.
Halep, Suriye’nin kuzeyindeki en önemli şehri olup Anadolu’dan Mezopotamya’ya ve Akdeniz’den Asya’ya giden ana yolların kavşak noktasında kurulmuş. Suriye’nin Şam’dan sonra en mühim şehridir ve adı dünya dillerinde birbirinden pek farklı olmayan yazılışlarla kullanılmaktadır. Bu dikkat çekici coğrafî konumu dolayısıyla kervanların uğrak yeri olmuş, bunun sonucunda ticaretle zenginleşip medeniyette yükselirken sık sık aynı yollardan sefere çıkan orduların tahribatına ve yağmalarına maruz kalmış ve çok badireler yaşamış bir şehirdir. Bu yüzden de hakkında çok mersiye yazılmıştır.
Halep’i kısa bir tarih bilgisi ile de hatırlayalım. Sultan Alparslan Mısır seferi sırasında Halep’i kuşatır ve kısa bir müddet sonra şehrin anahtarları teslim edilerek Selçuklu’ya bağlılığı bildirilir. Halep; Hititler, Emevîler, Selçuklu, Memlük, Eyyûbî ve Osmanlı idaresinde yaşamıştır. İlim ve kültür merkezi vasfı öne çıkar. Dillere destan Halep Kalesi, İslâm dünyasının harikalarından biri sayılmış ve bu yönüyle darbımesel olmuştur. Nureddin Zengi kaleye gösterişli bir kapı yaptırmış ve kapı onun ismiyle anılmaktadır. Şehrin diğer bir özelliği ise Sünnî düşüncenin merkezi olma vasfı ile öne çıkmasıdır.
Bir başka önemli husus ise Osmanlı’nın 19.yüzyılda Ahmet Cevdet Paşa yönetiminde Halep’i bir eyalet merkezi olarak konumlandırması ve bugünkü Suriye’nin kuzeyi başta olmak üzere Antakya, Antep, Maraş, Birecik, Urfa ve Adana’ya kadar olan geniş bölgeyi Halep vilayetinden yönetmiş olmasıdır.
Tarihte bir iki istisna hariç kimsenin kıyamadığı bu şehri iki zalim Esed harab etmiştir. Adeta taş üstüne taş baş üstünde baş koymak istememiştir. Şehri genel olarak gezdiğinizde bunu net olarak görmektesiniz. Bazı mahallelerin özellikle korunmuş olması ise ayrı bir vahşet durumudur. Yeni Suriye yönetimi şehri ayağa kaldırmak için imkansızlıklar içinde çabalamaktadır. İlk işlerden biri meşhur kapalı çarşının genel restorasyonu müteakip kısmi olarak hizmete açmak suretiyle iktisadi hayatı hareketlendirmek olmuştur. Ardından Halep kalesinin temizlenerek gezilebilir hale getirilmesi sonucu hizmete açılması olmuştur. Kale civarında akşamları geç saate kadar hayatın devam ediyor hale gelmesi yıllardır bu şehrin özlediği bir durumdur.
Kültürel miras insanla anlam kazanır, onun korunması ise gündelik hayatı canlı tutar ve tarihle bağını kurar. Bu durum toplumun/devletin geleceği için son derece umutlu olmamızı beraberinde getirir. Ama şüphe yok ki umudun devamlılığı eğitimle mümkün olur. Ticaret de gündelik hayat da devletin bekası da eğitimle anlamlı hale gelir.
Halep’te eğitim bir şekilde başlıyor. Dünyanın 64 ülkesinde eğitim çalışmaları yürüten global eğitim kuruluşumuz Maarif Vakfı da Halep’teki eğitim çalışmalarına destek olmak için bütün gücü ile var olma gayreti içerisinde. Zaten uzun zamandır Türkiye’nin yönettiği kuzey bölgesindeki eğitim faaliyetlerini yürütüyor olması ciddi bir tecrübe sağlıyor. Bilindiği üzere Maarif Vakfının bölgenin üç ayrı yerleşiminde Türkçe ve İngilizce hazırlıklı Fen ve Teknoloji Liseleri bulunuyor. Bu okullara sınavla öğrenci alınıyor ve nitelikli bir eğitimleri var, üstelik yatılılık imkanları da mevcut. Suriye’nin bu yeni durumunda Halep merkezden yönetilmek olmak üzere mevcut okullara ilişkin yeni bir kurgu üzerine çalışılıyor. Bu okulların yatılılık potansiyeli artırılıyor. Halep merkezde yönetim ofisi ve yeni okullar açmak için çalışılıyor.
İşte bu okullardan mezun olan 53 öğrencinin mezuniyet töreni vesilesiyle Halep’te idik. Mezuniyet törenine Halep’in mülki amirleri, şehrin ileri gelenleri, veliler, Şam Büyükelçimiz, Halep Başkonsolosumuz, Eğitim müşavirimiz ve Halep eğitim ateşemiz, Halep’te görev yapan ülkemizin STK’ları, Çobanbey SBÜ Tıp Fakültesi dekanı ve YÖK Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Mahmut Ak iştirak etti.
İlk mezunlar Bakaloryada %100 başarı gösterdiler. Mezunlardan 18 kişi YTB bursu kazanarak ülkemiz üniversitelerine yerleştiler. Okul birincisi Ankara Tıp’ı kazandı. İki öğrenci de Çobanbey’deki Sağlık Bilimleri Tıp Fakültesini kazandı. Diğerleri de Suriye’de eğitimlerine devam edecek.
Artık Halep, Maarif Vakfının da destek verdiği nitelikli eğitimi ile geleceğe daha umutlu bakıyor, geleceğini geçmişinde arıyor.