Giriş: 19.09.2025 - 08:39
Güncelleme: 19.09.2025 - 08:39
AHMET EMRE BİLGİLİ

AHMET EMRE BİLGİLİ

Anadolu’nun birçok yerinde söyleyişi var olan ve Neşet Ertaş ustamızın deyişi ile ‘gönül’ ü telaffuz ediyoruz ama onun söylediği gibi yazamıyoruz. İşte Türk genetik kültürünün özgün bir vasfı olan bu kavram, bu deyiş hakikaten bize özel bir hususiyettir. 


Diğer dillerde de zaten karşılığı bulunmuyor; çünkü fiiliyatta yok. İnsanlık ve iyilik türünden hasletler bütün kültürlerde bir şekilde var ama bizdeki şekliyle değil. Gönlün duyarlılığı ve bunun insanlığa aksetme hali Türklerin tarihi kadar eskidir, yani temelleri itibariyle İslamiyet’ten öncesine dayanır. Şüphesiz ki İslamiyet’le şereflendikten sonra gönül daha bir derinlik ve yücelik kazanarak devlet teşkilatına da şekil veren bir kavram haline gelmiştir.


Bilindiği üzere günümüzde sadece dünyanın değil, gündelik hayatımızın da küresel etkiler altında kaldığı bir dönemi yaşıyoruz. İnsanlığın başta vahşi kapitalizm anlayışı, sömürgeciliğin güncel versiyonları ve farklı nedenlerle savaşlara sürüklenmesi, zorunlu göçe maruz bırakılması gibi sebeplerle yoksulluğun, acıların, açlıkların artması ve sıradanlaşması insanlığı felakete sürükleyen bir tablo karşımıza çıkardı. 


Maalesef insanlığın yeni fotoğrafı budur ve bu giderek derinleşiyor. İsrail’in devletleri değil ama bütün insanlığı karşısına alarak Gazze’de yaptıkları ise zaten apayrı bir zulümdür ve tarihte bile bunun örneğine rastlamak mümkün değildir. 


Böyle bir dünyayı yaşıyoruz maalesef. İnsanlığın sivil inisiyatifi de zor durumdadır. Gerçekte ise bu güce şiddetle ihtiyacımız var. Bunun temelinde de gönül kavramının küresel hale getirilmesi yatıyor. Bu sebeple de uygulanmış bir örnek olarak gönül kavramını bayraklaştırmak gerekir. Bunun bizdeki en basitinden tanımıyla insanlığın ortak yararına olan bir işi dünyevi karşılık beklemeden yapma hali olan bu usulü canlı tutmamız örneklik açısından iyidir. Üstelik de bunu bir devlet tavrı haline getirmek insanlık için örneği çok olmayan apayrı bir kazanımdır.


Şimdi bu meselenin eğitim boyutu daha bir önem kazanmıştır. Bizim öğrencilerimiz açısından bu anlayışı geliştirmek, bireysel bir kazanıma dönüştürmek yüce bir değer eğitimidir. İnsanlığın buna şiddetle ihtiyacı var. Fakat bunun için de öncelikle başından beri devlet-toplum anlayışı içerisinde inşa ettiğimiz ve kültürle de harmanladığımız bu geniş ve entegre coğrafyamızın bilinir olması gerekir. Bunu da eğitimle müfredata harmanlayarak yapmak doğru olandır. 


şte bu doğrultuda size güzel bir haber vermiş olalım. Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı, Ankara’da iki günlük bir çalıştay düzenledi. Bizim de katılarak destek verdiğimiz bu çalıştayda konu tüm boyutları ve ayrıntılarıyla müzakere edildi ve kayıt altına alındı. Çalıştay ekibi gruplar halinde işi sonlandırana kadar online çalışmaya devam edecek. İşini aşkla yapanlara, katkı verenlere teşekkürler ederiz.


Yöntem olarak ülke değil, şehir bilgisi üzerinden gidildi. Zira öğretmemiz gereken kişiler ve mevzular şehirlerde idi ve şehirler bizi geçmişle ve bugünü bağlıyordu. Bu çalışmaya ‘Gönül ve Kültür Coğrafyası Atlası’ ismi verilmişti. Bu atlasın içerik tasarımında kültür ve gönül coğrafyamızın bütün nitelikleri okul çağındaki çocuklarımıza ve gençlerimize yönelik hazırlanacak iki ayrı Atlas’ta toplanacak. Atlaslar ortaokul (9-13 yaş grubu) ile lise (14-18 yaş grubu) seviyesinde hazırlanacak. Bu sebeple; Atlası geliştirmeye yönelik 6 çalışma sahası oluşturuldu; Anadolu, Balkanlar, Türk Dünyası, Asya, Afrika, Avrupa-Amerika-Avustralya. Her saha içinde belirlenecek şehirler; semboller, önemli olaylar, şahsiyetler, mekânlar, kurumlar ve şehrin zenginlikleri başlıklarıyla detaylandırılacak ve Atlasların içerikleri oluşturulacak.  


Son çeyrek yüzyılda oldukça hızlı gelişen ve etkin hale gelen gönül coğrafyamızı müfredat aracılığı ile öğrencilerimizin tanıyacak olması önemli bir başlangıçtır. Öğrenmek, inşa etmenin ilk adımıdır. Bütün işbirlikleri de bundan sonra başlar. Bu geleceği gören, gençlerimizin ufkunu açan bu çalışmayı yürüten ve ciddi bir ekip toplayan Talim Terbiye Kurulu Başkanlığına teşekkür etmek güzel bir borçtur.