ngur@medipol.com.tr
Makroekonomik istikrarın üç temel bileşeni vardır: Enflasyon, cari denge ve bütçe dengesi. Türkiye ekonomisi, bu üç göstergede de belli zorluklarla mücadele ediyor. Enflasyon, Kasım 2022’den bu yana düşüş eğiliminde olmasına rağmen manşet oran hâlâ yüksek seviyelerde seyrediyor. Cari açık ise yükseliş trendinde. Son 12 aylık birikimli (yıllıklandırılmış) cari açık seviyesi 60 milyar doları buldu. GSYH’nin yaklaşık yüzde 6.3’üne denk gelen bu cari açığı, geçtiğimiz yıl artan enerji fiyatları ve yüksek altın ithalatı tetikledi. Bütçe açığı oranında ise yüzde 3 eşiği çoktan aşıldı. Ocak-Haziran 2022 döneminde 94 milyar TL fazla veren kamu bütçesi, bu yılın aynı döneminde 483 milyar TL açık verdi.
Yılın ikinci yarısında bu üç değişkenin nasıl bir seyir izleyeceği oldukça kritik. Zira vatandaşın satın alma gücünden şirketlerin finansmana erişimine, döviz kurlarından faiz oranına kadar birçok unsur, makroekonomik istikrara bağlı. Son sekiz ayda baz etkisiyle yüzde 38.21’e kadar gerileyen enflasyonda seri sonuna gelmiş olabiliriz. Kurdaki sıçrama, ücret artışları ve son vergi ayarlamaları neticesinde enflasyonun yeniden yükselişe geçmesi kuvvetle muhtemel. Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırmaya başlaması, enflasyonu düşürmeye yönelik olumlu bir hamle olmakla birlikte tek başına yeterli olmayacaktır.
Cari açığın ise önümüzdeki aylarda düşüşe geçmesi bekleniyor. Enerji fiyatları, dolar bazında geçtiğimiz yılın bu dönemine kıyasla hatırı sayılır oranda geriledi. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte turizm gelirleri artıyor. Yılın ilk yarısında durgun bir seyir izleyen ihracatın ikinci yarıda daha canlı bir performans sergilemesi yüksek ihtimal. Ayrıca, kurdaki yükseliş ithal tüketimi frenleyebilir. Mevcut koşullarda sürpriz bir değişiklik olmazsa, cari açık bu yılı 40-42 milyar dolar bandında kapatabilir.
ASIL HEDEF YILI 2024
Son olarak, kamu bütçesine değinelim. İki büyük depremden sonra bölgenin yeniden ayağa kaldırılması için yoğun bir gayret gösteriliyor. Toplumun tüm kesimleri sürece destek vermeye çalışıyor. Bu toplumsal gayret kıymetli olmakla birlikte bu durum, ihya sürecinin en önemli aktörünün kamu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Artan kamu harcamalarının finansmanı için vergi oranlarında artış yapıldı. Bu vergi artışlarının enflasyon ve gelir dağılımı üzerinde bozucu etkisi olacaktır. Bununla birlikte, vergi gelirlerindeki artış bütçeyi bir nebze olsun toparlayacaktır. Enflasyonun artacak olmasının da reel bazda kamu bütçesine olumlu yansımaları olacaktır. Bu gelişmeler neticesinde bütçe açığındaki artış hız kesebilir. Ama yine de 2023’ü son 15 yılın ortalamasının üzerinde bir bütçe açığı oranı ile kapatma riskimiz var.
Makroekonomik istikrarı bozucu gelişmeleri ve riskleri kontrol altında tutmalıyız. Bunun için para ve maliye politikalarının eşgüdümlü ilerlemesi son derece önemli. Bununla birlikte, hedefler ve eylemler arasında tutarlılık sağlanmalı. Makroekonomik istikrarı sağlama noktasında 2023 yılını hedef olarak göstermek iddialı olabilir; ancak istikrarı kesinlikle 2024 yılında tesis etmiş olmalıyız. Makroekonomik istikrar olmadan uzun ömürlü, kapsayıcı ve bereketli bir büyüme performansı göstermek mümkün olmayacaktır.
24 Temmuz 2023 Pazartesi