istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 27.06.2025 - 09:10
Güncelleme: 27.06.2025 - 09:10
NURULLAH GÜR

NURULLAH GÜR

İsrail'in İran'a karşı başlattığı saldırılara ABD'nin doğrudan askeri destek sağlamasıyla Ortadoğu'daki jeopolitik gerginlikler farklı bir boyuta ulaşmıştı. Yaşanan gelişmelere ilişkin iki farklı senaryo konuşuluyordu. Birinci senaryoda ABD, İran'a saldırı yapmadan önce 'arka kapı diplomasisi' ile Tahran yönetimine durumu bildirdiği ve onların da nükleer tesislere yönelik gerekli önlemleri aldığı bir kurgu var. Bu senaryoda, Trump yönetimi bir taraftan da İsrail’in İran'a karşı üstün gelmiş gibi bir görüntü ortaya çıkmasını amaçlıyordu.


İkinci senaryo ise çatışmaların tırmanması üzerine kuruluydu. Taraflar 'ok yaydan çıktı bir kere' anlayışıyla gerilimi daha da yukarı çekecek askeri hamleler yapabilir. Bu durum Ortadoğu'yu, tıpkı Rusya-Ukrayna savaşı gibi uzun zamana yayılacak ve öngörülemez sonuçlara gebe bir çatışmaya savurabilir.


Bu senaryolar konuşulurken ABD Başkanı Trump, salı günü İsrail ile İran arasında ateşkesin sağlandığını duyurdu. Bu satırların yazıldığı saatlerde bazı çelişkili açıklamalar ve eylemler gelse de ateşkes ihtimalinin yükseldiğini görüyoruz. Eldeki veriler, çatışmaların bir noktasından itibaren arka kapı diplomasisinin devreye girerek olayın danışıklı dövüşe evrildiğini ima ediyor. Yani birinci senaryoya işaret ediyor. Sonuç olarak, her üç taraf da kendi kamuoyuna sunabileceği argümanları elde etmiş durumda: 


* İsrail: İran'ın nükleer silah geliştirme kapasitesi geriledi.


* İran: Demir Kubbe delindi, ABD üssü bombalandı ve nükleer tesisler için çok önden önlemler alındı.


* ABD: Olaya Amerikan güçleri dahil oldu ve ateşkes sağlandı. 


EKONOMİYE OLASI YANSIMALAR

Konunun biraz da ekonomik yansımalarına bakalım. Eğer ateşkes gerçekten devreye girer ve çatışmalar bir şekilde yeniden alevlenmezse, petrol fiyatlarında yaşanan artışın enflasyon üzerindeki etkisi geçici olur. Petrol fiyatları zamanla 60 dolara doğru gerileyebilir. Bu senaryo, halihazırda yüksek bir enflasyonla mücadele eden Türkiye için oldukça rahatlatıcı olur. Temmuz ayında Merkez Bankası'nın politika faizini düşürmesi için alan açılır.


Birinci senaryonun gerçekleşme ihtimalini, kötünün iyisi olarak tanımlayabiliriz. Zira bu gerilimin ekonomik etkileri geçici olsa da mevcut küresel sistemin barış ve istikrarı sağlamada dünyanın yükünü taşımanın çok uzağına düştüğünü daha tehlikeli bir vakayla bir kez daha görmüş olduk.


Son 35 yılda jeopolitik belirsizliklerin bu denli arttığı 4-5 olay sayabiliriz. Gerilimin yeniden artması ise büyük bir bölgesel çatışmanın (ikinci senaryo) yanı sıra dünya genelinde iktisadi açıdan stagflasyon riskini de beraberinde getirebilir. Bu da küresel büyümenin yavaşlaması, uluslararası ticaretteki korumacı politikaların artması ve enflasyonun yeniden yönünü yukarı çevirmesi anlamına gelir. Bu senaryonun doğurabileceği büyük ekonomik maliyetler, ilerleyen dönemde daha büyük jeopolitik gerginliklere zemin hazırlayabilir. 


Sözün özü, şu an bir sulh sağlanmış gibi dursa da jeopolitik belirsizlikler hâlen yüksek. Bu nedenle içeride kendi finansal risklerimizi ve ekonomik kırılganlıklarımızı en aza indirecek kısa ve uzun vadeli politikalara her zamankinden daha fazla önem vererek yola devam etmeliyiz.