İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Orhan Veli Kanık
Orhan Veli’nin şiirini, Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi’ne bağlı Beykoz Mecidiye Kasrı’nın bahçesinde okuyup veya dinleyip sonra gözleri açmak gerekiyor.
‘İstanbul’da bir güzel, İstanbul kadar güzel’ deyimi, İstanbul’un tüm güzellikleri için ayrı ayrı dile gelecek ve hak edecek bir deyimdir.
Orhan Veli’den Yahya Kemal’e uğrak vuralım:
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim, gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Madem söze şiirle girdik. Necip Fazıl’ın, ‘Canım İstanbul’ şiirinin ilk mısralarını da hatırlayalım:
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;/Vatanım da vatanım.../İstanbul, İstanbul...
* * *
Söz İstanbul üzerine yol alınca durmak bilmiyor. Başlıktaki niyetimize dönelim.
İstanbul’un nadide mekânlarından biri de Beykoz Mecidiye Kasrı’dır. Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi’nin, yerli ve yabancı ziyaretçilere yukarıdaki şiirleri yaşatırcasına hizmete sunduğu Mecidiye Kasrı, tarihi dokusu ve hikâyesiyle, bahçesiyle, deniziyle, yeniden restore edilen ve kasrın girişine konulan şiirli kitabesiyle, manzarasıyla, insanın hem bedenini hem ruhunu dinlendiriyor ve ‘Canım İstanbul’ dedirtiyor.
“Gitmeden önce, görmeden önce tarihi hakkında bilgi alalım” diyenlerimiz olabilir. Onlar için kasrın tarihini Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’nın bilgilerinden özetleyelim:
“Dolmabahçe Sarayı ile Beylerbeyi Sarayı’ndan önce yaptırılan Beykoz Mecidiye Kasrı, İstanbul’un eski yapılarındandır. Boğaz’ın Asya kıyısı Beykoz’da, Hünkâr İskelesi mevkinde bulunan Mecidiye Kasrı, Boğaziçi’nin ilk kâgir ve yeni üslûpta inşa edilmiş binasıdır.
Beykoz Mecidiye Kasrı, Sultan Abdülmecid için Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından 1845 yılında yaptırılmaya başlanmış ve Paşa’nın ölümü üzerine, 1854’te oğlu Said Paşa tarafından tamamlatılarak Padişah’a hediye edilmiştir.
Sultan Abdülmecid’e ithafen Mecidiye Kasrı olarak da anılan yapı, denizden başlayarak kat kat setler hâlinde yükselen bir peyzaj düzenlemesine sahip koru parkın tepe noktasında yer almaktadır.
Yapıldığı ilk yıllarda Sultan tarafından bir biniş kasrı olarak günlük konaklamalarda, sonraki dönemlerde ise yabancı devlet erkânı ve elçi ağırlamada kullanılmıştır. II. Abdülhamid döneminde çekilmiş fotoğraflarında varaklı mobilya takımları, Hereke kumaşlarından döşeme ve perdeleri, Baccarat vazoları ve büyük kristal şamdanlarıyla zengin bir şekilde döşenmiş olduğu görülmektedir. Ayrıca kasrın içi çok değerli renkli somakilerle tezyin edilmiştir.”
Evet, kasırda bir başka yenilik daha mevcut! Kasrın kitabesi restore edilerek geçtiğimiz ay yerine konulmuş. Kitabeye dair bilgilerle yazıyı noktalayalım:
Kasrın kitabesinin metni, dönemin önemli şairlerinden biri olan Ziver Paşa’ya aittir. Tarihi süreçte kırılarak parçalara ayrılan kitabe, 2019 yılında Dolmabahçe Sarayı restorasyon ekibi tarafından tamir edilerek, kırılan mermer parçalar bir araya getirilip kitabe tamamlanmış.
Kırılma sebebiyle hasar gören harfler, mevcut metne uygun olarak usta bir hakkâk ve ta’lik yazı uzmanı olan bir hattatın nezaretinde tamamlanmış ve böylece tarih ihya edilmiş.
10 Temmuz 2023 Pazartesi