istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 16.05.2025 - 10:40
Güncelleme: 16.05.2025 - 10:40
HÜSEYİN ÖZTÜRK

HÜSEYİN ÖZTÜRK

Tarihsiz coğrafya, coğrafyasız tarih olmaz. Tarihe ve coğrafyaya dost olmayan toplumlar ise ticaretle birlikte tarihi ve kültürel değer yargılarının medeniyet kodlarını gelecek yüz yıllara taşıyamazlar.


Evliya Çelebi olsun, İbn-i Battuta olsun, dünyayı adımlarken, özellikle bu hususa çok dikkat etmiş ve tarihsiz coğrafyalara, coğrafyasız tarihlere rastlamamış, her gittikleri yerleri bu özellikleriyle anlatmışlardır.


Evliya Çelebi, hem tarihe hem coğrafyaya hem de insana sevdalı bir seyyahımızdır. Evliya Çelebi, dünyayı bugünkü gibi hızlı ve konforlu şekilde dolaşmamış, adım adım nice zorluklarla, engellerle karşılaşmış, kimi zaman ölümün eşiğinden dönerek, kimi vakit yollarda kaybolarak seyahat tarihimizi maziden atiye taşımıştır.

Evliya Çelebi; Anadolu, Almanya, Avusturya, İtalya, Balkanlar, Kafkaslar, Suriye, Irak, Ürdün, Filistin, Hicaz, Mısır, Sudan, Habeşistan ve Kuzey Afrika’yı şehir şehir gezerek, Türklerin medeniyet dünyasına yaptığı katkıları tüm ayrıntılarıyla dile getirmiştir.


***


Tarihini ve medeniyetini öncelikle kendi uhdesinde yaşayan ve yaşatan devletler; fiziki, siyasi ve ekonomik yapısı ne olursa olsun, seyyahları ve tüccarı vasıtasıyla örf, adet ve geleneklerini başka coğrafyalara taşıyarak, ekonomik ve kültürel varlıklarını kabul ettirmişlerdir.


Bizim seyahat kültürümüzün önemli iki seyahatnamesi vardır. Birincisi İbn-i Battuta, diğeri Evliya Çelebi’nin seyahatnamesidir. İbn-i Battuta, daha çok beylikler ve Selçuklular döneminin Anadolu’sunu, Evliya Çelebi ise Osmanlı devrini anlatır.


Her iki seyahatnamenin de okunması, özellikle Anadolu’da keşfedilmeyen ticari kuralları, ürünleri, alışverişleri, pazarları, han, kervansaray ve çarşıları, ekonomik hayatı koordine eden ahilik ve lonca teşkilatları üzerinden, sosyal ve kültürel mazinin bilinmeyen boyutlarını göz önüne serer.


***


Evliya Çelebi ile ilgili bilgileri daha önce birkaç kez dile getirmiştik lakin İbn-i Battuta’dan az söz etmiştik. Bugün kısaca hatırlatalım.


İbn-i Battuta, yaşamış olduğu 14. yüzyılda, hac niyetiyle yola çıktıktan sonra Antalya-Alanya’dan Anadolu’ya giriş yapmış ve Kastamonu’ya kadar Anadolu Selçuklusu topraklarını gezmiş, Türk-Moğol iktidar mücadelesinin devrinde Anadolu’yu bir uçtan bir uca dolaşmıştır.


Güzergâhı boyunca gördüklerini, yediklerini, içtiklerini, şehirlerin ahvalini, yollardaki menzilleri, irili ufaklı ticaret erbapları ile ticaret yollarını, sosyal hayatın bütününü anlatmaya çalışmış, yeni yeni gelişen medeniyetin kodlarını dile getirerek, halen bütün dünyada okunan seyahatnamesini dünya edebiyatına armağan etmiştir.


İbn-i Battuta, 23 yaşında çıktığı çeyrek asırlık yolculuğunda, 73 bin milden fazla yol kat etmiştir. Bazı kaynaklarda Marco Polo’nun daha çok gezdiği söylense de İbn-i Battuta’nın Marco Polo’yu geçtiği, yazdıklarından anlaşılıyor.


İbn-i Battuta, ‘bir geçtiği yerden bir daha geçmemeyi’ kendisine prensip edinerek uğradığı her noktadaki kültürel ve sosyal hayata dair örnekleri akıcı bir dille anlatmıştır.


***


Her iki seyahatnamede de öne çıkan hususların başında; ‘çalışmak, çalışmak, çalışmak’ ilkesi gelir. Çalışan insanların başaramayacağı işin olmadığı anlatılır.


Biz de bu hususta derlenmiş bazı sözlerle yazıyı nihayetlendirelim:

* Akıl sahipleri ve gücü yerinde olanlar için bir yerde oturup kalmakta fayda yoktur.

* Beklemek ve durmak insana göre değildir. O halde yolculuk et, ayrıldığın bazı şeylere karşılık olarak yeni ve güzel şeyler bulursun.

* Yorul, çünkü hayatın tadı çekilen yorgunluktadır.

* Durgun sular bozulur. Akan sular temiz olur.

* Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı? Bu sorunun cevabı kişiye göre değişir. Lakin doğru cevap, ‘çok okuyan ve çok gezen’ derler.


Ticarette başarının sırrı, çok seyahat ve çok okumakta gizlidir.