Giriş: 24.12.2018 - 00:00
Güncelleme: 24.10.2022 - 13:38
HÜSEYİN ÖZTÜRK

HÜSEYİN ÖZTÜRK

Beyoğlu İstiklal Caddesi’ne ister Tünel’den ister Taksim’den girelim, şehrin en kalabalık caddesinde buluruz kendimizi.

Kalabalığın en güzel olduğu yerlerden biridir. “Gelene git, gidene kal” denilmez burada. Mevlana’nın, “Ne olursan ol, yine gel” çağrısının da bir nevi görüldüğü ve yaşandığı yerdir.

Çünkü caddede yürürken dünyanın her ülkesinden farklı ırklara, dillere, dinlere rastlayabilir, sanki her birinin buranın sakiniymiş gibi hareket ettiğini görürsünüz.

Caddeye Taksim’den girip Tünel’e kadar yürüdüğünüzde yahut Karaköy’den tramvay ile caddeye çıkıp da 15-20 adım attıktan sonra başınızı sağa çevirdiğinizde, sizi muhteşem bir huzur mekânının karşıladığını farkedersiniz.

Yeri gelmişken şu bilgiyi de paylaşalım.

Karaköy ile Beyoğlu arasında işleyen tünel, dünyanın en eski ikinci metrosu.
42 yıllığına ‘yap işlet devret’ modeliyle Sultan Abdülaziz devrinde yapılarak, 17 Ocak 1875 yılında hizmete girer.

İstiklal Caddesi’nin Tünel ile buluştuğu ve GalipDede Caddesi’nin başladığı bu noktada Galata Mevlevihanesi var.

Galata Mevlevihanesi İstanbul’un ilk mevlevihanesidir. II. Bayezid döneminde 1491 yılında açılır.

Bu tarihlerde adı, Kulekapısı Mevlevihanesi, Galip Dede Tekkesi olarak bilinir. Mevlevihane ile birlikte anılan bir eser de Galata Sarayı Endurun Mektebi.

Afyon Mevlevihanesi Şeyhi Divane (Semaî) Mehmed (Çelebi) Dede tarafından İskender Paşa’nın Galata’daki arazisi üzerinde inşa edilir.

Mevlevihane, 1509’daki büyük İstanbul depreminde zarar görür. Ardından çeşitli onarımlar görerek külliye haline getirilir.

Mevlevihane bir de yangın geçirir. 1765’deki Tophane yangınında da ciddi hasara uğrar ve aynı yıl, Sultan III. Mustafa tarafından onarımı yaptırılır.

1791’de Şeyh Galip Dede’nin meşihata atanması ve Sultan III. Selim’in yakın ilgisiyle mevlevihane yeniden bakım ve tamirden geçer. Daha sonra Sultan II. Mahmud ve Sultan Abdülmecid tarafından da külliyeye ilaveler yapılır.

1925’de, 677 sayılı kanunla tekkeler kapatılınca, mevlevihanenin de fonksiyonu sona erer ve semahane ‘ilk mektep’ olarak kullanılır.

2 Ekim 1946 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla müze olması için Maarif Vekâleti’ne devredilir ve Topkapı Sarayı Müze Müdürlüğü’ne bağlanır. 27 Aralık 1975’te yine bir kararla, Divan Edebiyatı Müzesi olarak ziyarete açılır.

Bu tarihten sonra 2005-2009 arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kısmen onarımdan geçse de müze hüviyetine kavuşması, İTO Başkanı Şekib Avdagiç’in İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı başkanlığı sırasında olur ve yeniden restore edilip ziyarete açılır.

Bir huzur mekânı olarak Galata Mevlevihanesi’ni görmeyenleriniz ve haftanın belli günlerinde sema töreni izlemeyenleriniz varsa şu soğuk günlerde sıcak bir gün yaşayabilirler.

Bu huzur noktasındaki kültür varlıklarının birkaçından söz edelim.

Semahane: Sema salonu

Şeyhler Türbesi: Burada Şeyh Galip Dede, İsmail Ankaravi, İsa Dede, Selim Dede, Galip Dede, Hüseyin Dede ve Mehmed Ruhi Dede metfundur. Ayrıca Kudretullah Dede olarak bilinen Halet Efendi türbesi var.

Hamuşan: ‘Sessizler Evi’ olarak bilinen mevlevi mezarlığı. Mevlevihanenin esas kısmı müze bölümü. Burası yazarak anlatılacak gibi değil.

Köklü bir tarih ve medeniyete şahitlik etmek için gezmek ve görmek gerekir. Pazartesi hariç mesai saatlerinde haftanın her günü açık.