istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 27.02.2025 - 09:10
Güncelleme: 27.02.2025 - 09:10
NURULLAH GÜR

NURULLAH GÜR

Türkiye ekonomisinin 2024'teki en büyük kazanımlarından biri, işsizlik oranındaki düşüş oldu. İhracat pazarlarındaki zayıflama, iç talepteki daralma ve finansal koşullardaki sıkılaşmaya rağmen işgücü piyasası güçlü kaldı. Sanayi sektöründe istihdam kayıpları yaşansa da diğer sektörlerdeki yeni istihdam olanakları, işsizlik oranının son 12 yılın en düşük seviyesine gerilemesini sağladı.


Fakat, işgücü piyasasındaki her gösterge pozitif bir performans göstermedi. Atıl işgücü oranı artış kaydederek yüzde 28’in üzerini gördü. Ekonominin geleceği açısından atıl işgücü oranını iyi analiz etmek gerekiyor. Zira bu konu, beşeri sermaye gelişiminden üretim, verimlilik ve rekabetçiliğe kadar uzun erimli ekonomik gelişmenin birçok kritik unsurunu etkiliyor.


Atıl işgücü oranı hesaplamasında, toplam işsiz sayısının yanı sıra, imkân olsa yarı zamanlı işler yerine tam zamanlı işlerde çalışmak isteyenler ve normalde işgücü piyasasına girmeye niyeti olmasa da uygun fırsat çıkması halinde çalışmayı değerlendirebilecek kişiler de yer alıyor. Bu hesaplamaya göre, Türkiye’de çalışabilecek haldeki yaklaşık 8.9 milyon insan ya yeterince değerlendirilemiyor ya da hiç istihdam edilemiyor. 


GENÇLERİN DURUMU

Atıl işgücü sorunu büyük ölçüde gençler etrafında düğümlendiğinden, odaklanılması gereken öncelikli kesim onlardır. Gençler, hayallerindeki işleri bulmakta zorluk çekiyorlar. Türkiye'de gençler kişi başına milli gelirin 25 bin dolar ve üzerindeki ülkelerdekine benzer işlerde çalışmayı hayal ediyorlar. Fakat Türkiye'nin ekonomik yapısı, gençlerin taleplerine karşılık verebilecek kadar beyaz yaka işleri ortaya çıkarabilecek kapasitede değil. 


Son yıllarda Türkiye çok hızlı bir üniversiteleşme eğilimi yaşadı. Ancak, eğitim sisteminin sunduğu yetkinlikler ile özel sektörün beklentileri arasındaki uyumsuzluk giderek arttı. Bu durum, mezunların iş piyasasında istedikleri koşulları bulamamalarına ve ekonomik kalkınmanın erken aşamalarında ‘iş beğenmeme’ eğiliminin yaygınlaşmasına neden oluyor. 


Gençlerimizin Türkiye'deki ekonomik yapının gerçeklerini dikkate alarak eğitim ve kariyer planlamalarını yapmaları gerekiyor. Gençler, sosyal medyanın insanın enerjisini emen girdabından kurtulup kendilerini geliştirmek için daha fazla çaba sarf etmeliler. Öte yandan, eğitim sistemimizin de gençleri doğru yönlendirecek ve onlara gelecek vaat eden yetkinlikleri  kazandıracak şekilde kapsamlı bir reformdan geçmesi şart. 


KAMU VE ÖZEL SEKTÖRÜN SORUMLULUKLARI

Atıl işgücü sorununun yükünü gençlerin omuzlarına yıkamayız. İş dünyamızın da “gençler iş beğenmiyor” söyleminin konforundan çıkıp, hayat pahalılığı karşısında makul sayılabilecek özlük hakları sunan ve gençlerin aklı başında beklentilerine cevap verebilen işlerin ortaya çıkabilmesi için organizasyonel yenilikler yapmaları önem arz ediyor. 


Bir yandan da devletin işe alım süreçlerinin maliyetini aşağıya indirecek, genç istihdamını özendirecek ve iş mahkemelerinde yaşanan sıkıntıları hakkaniyetli biçimde çözecek adımlar atması atıl işgücü sorununun çözümü için olmazsa olmazlar arasında yer alıyor.


Türkiye’nin verimliliğini ve rekabetçiliğini artırması için yeni yatırımlara olduğu kadar mevcut atıl kapasitesini daha etkin kullanmaya da ihtiyacı var. Özellikle de atıl işgücü tarafında...