Giriş: 11.07.2025 - 10:03
Güncelleme: 11.07.2025 - 10:05
AHMET EMRE BİLGİLİ

AHMET EMRE BİLGİLİ

Burada en önemli problem; gelecek kuşaklara bu mücadeleyi nasıl taşıyacağımızdır. Önemli olan, 15 Temmuz’daki milletin topyekûn mücadelesini toplumsal algının merkezine yerleştirmek ve bunu da siyaset üstü bir yaklaşımla yapmaktır. Yeniden gözden geçirilmesi gereken husus; 15 Temmuz kutlamalarının ruhu, çerçevesi ve inşa edici rolüdür. Ruhu yaşatmayan, genç kuşakları dikkate almayan bir kutlamanın geleceği de olmaz. Bunun en dinamik tarafı eğitim boyutudur. Kısır siyasi çekişmelerin ötesinde ve her türlü bireyselliğin üzerinde özü direniş olan bir millet hareketinin felsefesini geleceğe taşımak ve kalıcı kılmak stratejik bir vazifedir.


Dini ve tüm değerleri amansızca kullanan, onları tahrif etmekten geri durmayan bu çeteleşmiş hainlere karşı küresel mücadele için Diyanet teşkilatının da aktif devrede olması gerekir; zira bunların yaptıkları tahribat din üzerindendir. Bir de bu mücadelenin ulusal boyutundan öte küresel boyutu önem taşıyor. Çünkü küresel çapta dikkat çekebilmek için bunların İslam dinini nasıl fütursuzca tahrip ettiklerini ortaya koymak gerekir. Bu durum diğer Müslümanları da ilgilendireceği için mücadelenin küresel alana çekilmesinde fayda var.


Bugün mağduriyeti oynayanlara asıl milletin evlatlarını nasıl mağdur ettiklerini hatırlatmak gerekir. Devşirilen ve ardından mankurtlaştırılarak heba edilen bu ülkenin üstün zeka potansiyeline sahip çocuklar nasıl bir millet zararıdır? Birçok alanda mağdur ettikleri o kadar insan varken kimse onların mağdur edildiklerine inanmıyor. Sadece kararlarımızda adil olalım yeter.


Biliyoruz ki, hakikat üzre birçok hikâye yaşandı. 15 Temmuz’un ruhu aslında bu yaşanmışlıklarda gizlidir. Bu hikayelere dayalı içerik üretme zarureti vardır. Romanından şiirine, dizisinden sinemasına, animasyonuna, müziğine kadar farklı dijital içerikler de dahil. Algıyı canlı tutacak bu türden yaşanmışlıklara dayalı kültür sanat üretimleridir. Bu üretimler; nitelikli, hakikate dayalı, kısır siyasetin dışında, millet endeksli yapılabilirse başarı beraberinde kendiliğinden gelir. Bu boyutu zenginleştirmek hakikaten önemlidir.


Diğer boyut ise FETÖ’nün asıl beslendiği eğitim boyutudur. Okullarımızda 15 Temmuz mücadelesini tarihte geçmiş bir olayı hatırlamak formatında öğretirsek ruhu yaşatma konusunda bir gündem oluşturamayız. Bu sebeple genç jenerasyonun zihnine milletin destansı mücadelesini yerleştirmemiz zarurettir. Diğer taraftan Maarif Vakfı zaten bulunduğu her ülkede eğitim boyutu ile mücadelesini sürdürüyor. Vakıf, dokuzuncu yılın sonunda hem eğitimde büyük bir tecrübe kazandı hem de bulunduğu tüm ülkelerde FETÖ’nün pazarını iyice daralttı.


Sözü yeniden genç jenerasyona getirelim. 15 Temmuz’a doğru yerden bakarsak gelecek kuşaklara daimi bir ilham kaynağı haline getirebiliriz. Zira sadece yaşanmışlıklar üzerinden gidilirse tarihte geçen bir olayı yeniden hatırlamaktan ibaretmiş gibi bir algı ortaya çıkıyor. Bu da onların zihninde FETÖ’ye yönelik bir endişeyi, bir karşı duruşu ve bir ilham verici boyutu inşa edici olmaktan uzak duruyor.


Aslında 15 Temmuz’un net anlamı ve özeti; millet aleyhine kim iş çevirirse milletin onun karşısında hesapsız kitapsız dikileceğidir. Millet aleyhine oyun kuranlar için asıl korkutucu olan ruh da budur ve bu ruhun ayakta tutulması gerekir. Bu mücadelede devlet bir şekilde tehlikeye girdiğinde millet için ilham verici bir hareket noktası olmasıdır. İşte bu ruhun ilham vericiliği, organik liderlik ve buna uygun bir strateji gerektirir. Yaşanılanları hafızada tutmanın ve yeri geldiğinde ateşlemenin temelinde eğitim ve kültürün kreatif boyutu ve uzun vadeli projeksiyonu yatar.  


Ülkelerin darbe tarihlerine bakıldığında direnmekten çok itaat etmenin daha yaygın ve baskın olduğunu görürüz. Direnenler adeta istisnai durumu oluştururlar. Bunun ayrıcalığını ve kıymetini de bilmek gerekir.