Yurt dışından sağlanan kredilerin vergilendirilmesine ilişkin geçen yazımızda kaldığımız yerden devam edelim. Bu konuda tartışma yaratan GVK Geçici 67. maddenin dördüncü fıkrasında yer alan ve GVK 75/12. maddeye atıf yapan hükmün tarihçesini vermiştik. Bu hüküm ile kavranılmaya çalışılan aynı mahiyetteki gelirlerin vergi dışı kalmamasıdır. Bütün konsantrasyon vergiye tabi olmayanların muhtelif adlarla elde ettikleri gelirlerin kavranılmasıdır. Esas itibarıyla da yeni gelişen enstrümanların kavranılmaya çalışılması olmuştur. Aslında 75. maddenin 6. maddesinde her nevi alacak faizi menkul sermaye iradı sayılmıştır. Parantez içi hükümle de kapsamı son derece geniş tutulmuştur. Bugüne kadar çıkan tüm stopaj kararnamelerinde de alacak faizleri tevkifat dışı bırakılmıştır. Nedeni kapsamın son derece geniş olmasıdır. Zaten aksi bir durum olsaydı bu maddeye istinaden şirketlerin bankalardan aldıkları kredilerden de stopaj yapılması gibi bir durum gündeme gelirdi ki, bu da stopaj amacı ile bağdaşmayan bir durum olurdu.
Aynı şekilde “faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr payları” ifadesinin, katılım bankalarının kullandırdığı fonlara karşı tahsil ettikleri kâr paylarını ifade ettiği de düşünülmemiştir. Böyle bir düşünce kanun koyucunun amaçları arasında olmadığı gibi, uygulama da bu şekilde yönlendirilmemiştir. Zaten aynı bentte katılım hesabı karşılığı ödenen kâr payları da ayrıca belirtilmek suretiyle üç farklı ifadenin aynı mahiyette gelirler olduğu değerlendirilegelmiştir.
Bunun katılım bankalarının müşteriye kullandırdıkları kredileri değil yurt dışından sağlanan bu şekilde kaynaklara ilişkin ödenen bedelleri ifade ettiğinin iddia edilmesi de hem kanun koyucunun amacına hem de lafza da aykırı olacaktır. Zaten yurt dışından sağlanan kredilere ilişkin kâr payı ve faiz ödemelerinin kapsama alındığı madde KVK 30’dur. Bu madde zaten Geçici 67. maddeden daha sonra yürürlüğe girmiştir.
Maddeye göre, bu mahiyetteki kazançların yurt dışındaki kuruluşlarca elde edilmesi halinde ise KVK 30/1-ç maddesi ile kapsanmıştır. Aynı maddenin 30/7-b bendi ile de “Yurt dışındaki finans kuruluşlarından temin edilen borçlanmalara ilişkin ana para, faiz ve kâr payı ödemeleri ile sigorta ve reasürans ödemeleri üzerinden bu fıkra uyarınca vergi kesintisi yapılmaz”denilmek suretiyle tümünün bu madde kapsamına girdiği teyit edilmiştir. Madde hükmüne istinaden de yurt dışı finans kurumlarından sağlanan kaynaklar nedeniyle ister faiz, ister kâr payı adı altında bedel ödensin üzerinden stopaj yapılmamakta, buna karşılık finans kurumu olmayan bir kaynaktan sağlanan krediler nedeniyle ödenen bedeller ise stopaj konusuna girmektedir. Burada Türkiye’den ödeyen kurumun finans kurumu olup olmadığı sonucu değiştirmemektedir. Ancak buna ilişkin olarak da 12/1/2009 tarihli ve 2009/14593 sayılı kararın eki kararın 5/a maddesi ile “Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden (katılım bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kâr payları dahil) yüzde 0” olarak belirlemek suretiyle burada da bir ayrıma gitmiştir.
Bütün bu açıklamalara rağmen ortada oluşabilecek bir yanlış uygulamaya meydan vermemek üzere İdarenin bu konuyu bir tebliğ veya sirküler ile açıklığa kavuşturmasında yarar bulunmaktadır.
14 Eylül 2015 Pazartesi