Giriş: 26.09.2025 - 08:54
Güncelleme: 26.09.2025 - 08:54
OSMAN ARIOĞLU

OSMAN ARIOĞLU

Orta Asya’nın kalbinde bir ülke var: Özbekistan. Yalnızca coğrafi konumuyla değil, taşıdığı tarihi mirasla da göz kamaştırıyor. Semerkant, Buhara ve Harezm… Her biri Türk ve İslam tarihinin en önemli dönüm noktalarına tanıklık etmiş şehirler. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne giren eserleriyle adeta birer açık hava müzesi gibi.


Ülkenin başkenti Taşkent ise bu tarihi dokunun yanı sıra modern yüzüyle öne çıkıyor. Yoğun trafiğine rağmen geniş caddeleri, alışveriş merkezleri, kafeleri ve müzeleriyle ziyaretçilerine farklı bir deneyim sunuyor. Emir Timur Meydanı’ndaki tarih müzesi, Timur dönemini fotoğraflarla canlandırıyor. Hazreti İmam Meydanı ve Camii’nin yanında yeni inşa edilen İmam Buhari İslam Medeniyeti Müzesi, görkemli yapısıyla dikkat çekiyor. Henüz çevre düzenlemeleri tamamlanmasa da tarihi dokuya uygunluğu takdir topluyor. Hazreti Osman tarafından yazıldığı rivayet edilen Kur’an-ı Kerim nüshası ise şimdilik meydandaki küçük Muyi Muborak Medresesi’nde sergileniyor.


Bugün yaklaşık 35 milyon nüfusa sahip olan Özbekistan’ın milli geliri, 2024 verilerine göre 115 milyar dolar seviyesinde. Kişi başına gelir ise 3 bin 250 dolar civarında. Rakamlar mütevazı görünebilir; ancak ülkenin yatırım ortamını iyileştirme çabaları dikkat çekici.


2019’da kabul edilip 2020’de yürürlüğe giren yatırım ortamını iyileştirme yasasıyla yabancı yatırımcılara yeni fırsatlar sunuldu. Artık yabancılarca doğrudan limited şirket kurmak mümkün. Yine de kamu ihaleleri ve arazi ediniminde bazı kısıtlamalar sürüyor. Bu yüzden yerli ortaklarla işbirliği hâlâ daha avantajlı. Ülkedeki serbest bölgeler, Türkiye’deki uygulamalara benzer şekilde yatırımcıya vergi kolaylıkları sağlıyor.


Bugün yabancı yatırımların odağı, ağırlıklı olarak sanayi ve enerji sektörleri. Çin, toplam yabancı yatırımların yaklaşık dörtte birini tek başına üstlenmiş durumda. Rusya ikinci, Türkiye ise üçüncü sırada geliyor. Türk yatırımcıların daha çok inşaat ve ticarette öne çıktığını söylemek mümkün. Çin’in varlığı ise her alanda hissediliyor: Otomotivden enerjiye, tekstilden teknolojiye… BYD, bunun en somut örneği. 2022’de başlattığı yatırımını 2024’te tamamlayan firma, yıllık 50 bin araç üretim kapasitesine ulaşmış durumda. Üstelik elektrikli araç fiyatları hızla erişilebilir hale geliyor; birkaç yıl önce 60 bin dolardan başlayan modeller, bugün 20-25 bin dolara kadar düşmüş durumda.


Vergi politikaları da yatırımcıların iştahını kabartıyor. Tarım arazilerinde yatırımcılardan vergi alınmıyor, tarım ürünlerinin satış kazançlarında kurumlar vergisi muafiyeti sağlanıyor. Kurumlar vergisi yüzde 11.5, KDV ise yüzde 12 seviyesinde. Toplam vergi yükü de yüzde 11-12 civarında. Otomotivde uygulanan özel tüketim vergisinin 2020’de kaldırılmasıyla birlikte araç fiyatları da göreceli olarak ucuz. Trafiğe bakıldığında hâlâ Chevrolet hâkim; ancak Çinli markalar, özellikle BYD, hızlı bir yükseliş içinde.


Türk yatırımcıların varlığı en çok inşaat, ticaret ve hizmet sektörlerinde hissediliyor. Taşkent’in merkezinde yükselen binalar ya da alışveriş merkezlerinde karşılaşılan Türk markaları bunun en somut göstergesi.


Kısacası, Özbekistan iki farklı yüzüyle karşımıza çıkıyor: Bir yanda Semerkant, Buhara ve Harezm’in tarih kokan sokakları, diğer yanda yeni yatırımların ve ekonomik hamlelerin şekillendirdiği bir gelecek vizyonu. Geçmişle geleceğin bu harmanında, Özbekistan keşfetmeye değer bir ülke olarak parlıyor.