Doç. Dr. Nurullah Gür
Virüsün İtalya’da yayılması küresel ekonomiye dair endişeleri artırdı. Borsalarındaki düşüşler küresel finans krizinde yaşanan değer kayıplarının üzerine çıktı. ABD 10 yıllık tahvil faizi 1.1’e indi. Petrol fiyatları serbest düşüş yaşadı. Güvenli liman altına hücum devam ediyor. Bütun bu gelişmeler, virüsun bir süredir konuşulan küresel durgunluğa sebep olabileceği anlamına gelebilir.
IMF rakamlarına göre geçen yıl yüzde 2.9 büyüyen küresel ekonomi, 2009’dan sonraki en zayıf performansını göstermişti. Küresel ekonomi 2010-2018 arasında ortalamada yüzde 3.8 oranında büyüme kaydetmişti. Zaten geçen yıl yaklaşık 1 puan büyüme kaybı yaşayan küresel ekonominin omuzlarına bu yıl bir de virüs eklendi.
Küresel durgunluk kavramı dünya genelinde negatif büyüme anlamı taşımıyor. Küresel ekonominin yüzde 2.5’in altında büyümesi, küresel durgunluk olarak tarif edilir. Aynı anda Çin büyümesinin yüzde 6’nın altına inmesi, İtalya gibi birkaç Avrupa ülkesinin teknik resesyona girmesi, Almanya’da üretimin yavaşlaması ve Amerikan borsalarında sert düzeltme hareketlerinin yaşanması küresel büyümeyi yüzde 2.5 seviyesinin altına indirmeye yetiyor. Böyle bir senaryo dünya ortalamasında sanayi üretiminin düştüğü, perakende satışların zayıfladığı, ticaret hacminin daraldığı, işsizlik oranını sabit tutacak kadar yeni iş imkanı yaratılamadığı ve reel gelirin azaldığı anlamına gelir. Bazı durumlarda ekonomik dengesizliklero kadar çok artar ki, küresel ekonomi enerjisini boşaltacak bir bahane arar. Bu bahane bazen bir internet veya konut balonu olabiliyor, bazen de bir virüs. Eğer virüs nisan-mayıs dönemine kadar kontrol altına alınamazsa şu anda risk olarak adlandırdığımız durgunluk gerçeğe dönüşebilir.
Reel sektöre yönelik gelen öncü göstergeler korkuları artırdı. Çin’de PMI rakamları çakıldı. Alman otomobil endüstrisi ihracat beklenti endeksi 10 puan birden düştü.
Son 30 yıldır yaşanan her krizde ana sorunlar hep halının altına süpürülmeye çalışıldı. Para politikalarının sihirli değnekle günü kurtarması bekleniyor. Fed acil kodlu gerçekleştirdiği toplantı sonrası faizi 50 baz puan düşürdü. Diğer büyük merkez bankaları da kuvvetle muhtemel faizleri aşağıya çekecekler. Para politikalarının tek başına bu işin üstesinden gelmesi mümkün değil. Sorunların kaynağına inen politikalara ihtiyacımız var.
- Küresel finans sisteminin ehlileştirilmesine yönelik yarım kalmış reformlar tamamlanmalı,
- 250 trilyon doları aşan küresel borç stoku saç tıraşı ile mümkün olduğunca yönetilebilir seviyelere indirilmeli,
- Vergi sistemi daha adil hale getirilmeli,
- Uluslararası ticaret kuralları emeğin, KOBİ’lerin ve gelişmekte olan ülkelerin haklarını daha fazla koruyacak şekilde güncellenmeli,
- Kamu harcamaları eskiyen altyapının yenilenmesine, temel bilimlere yönelik Ar-Ge yatırımlarına ve eğitimde kalitenin yaygınlaştırılmasına harcanmalı,
- Küresel tedarik zincirlerinin bölgesel yoğunlaşma eğilimi gözden geçirilmeli.
Bütün bunlar söylemesi kolay, ancak uygulaması zor politikalar. Çünkü birçoğu için yerel çözümlerle birlikte uluslararası koordinasyon gerektiriyor. Ayrıca politikaların bir kısmı, siyaseti finanse eden küresel şirketlerin ve elitlerin çıkarlarına ters düşüyor. Ancak, bu politikalar hayata geçirilmediği takdirde küresel ekonominin uzun vadeli istikrara kavuşması da mümkün değil. Aksi takdirde küresel ekonomi acaba ne zaman yeni bir durgunluk yaşayacak diye fal bakmaya devam ederiz.
06 Mart 2020 Cuma