Doç. Dr. Nurullah Gür
Son bir ayda yaşadığımız üç gelişme, Kovid-19 isimli koronavirüsün küresel ekonomiyi etkileme gücünü dramatik oranda değiştirdi. Bu üç gelişmeyi şöyle özetleyebiliriz:
- Virüsün başta İtalya olmak üzere birçok gelişmiş Batılı ülkede çok hızlı yayılması
- Rusya ve Suudi Arabistan arasında petrolde yaşanan fiyat savaşı
- Finans piyasalarında varlık satışlarını hızlandıran açıklamalar (Fed’in olağanüstü toplantılarla faizi iki kez düşürmesi gibi).
BÜYÜME YÜZDE 2.5’İN ALTINDA
İlk birkaç hafta virüs salgınının küresel tedarik zincirlerini etkileyerek bir arz şokuna neden olacağı tahmin ediliyordu. Etkinin kontrol edilebilir seviyede gerçekleşeceği düşünülüyordu. Ancak, son gelişmeler tedirginliği ve paniği artırdı. Birçok uçak seferinin durdurulması ve sosyal hayatın seyrekleşmesi ticari hayatı daralttı. Sonuç olarak virüs, küresel ekonomiyi bir talep şokuna ve finansal çöküşe doğru götürüyor.
Küresel ekonomi, 2009’dan sonra yeni bir durgunluğa doğru baş aşağıya gidiyor. Küresel büyümenin 2020’de yüzde 2.5’in altına düşmesi artık kesin gibi. Ne kadar ekonomik önlem alınırsa alınsın, ekonomilerde belli bir hasar oluştu. Ortaya konacak akıllı ve etkin politikaların sonuçları ancak bu yılın dördüncü çeyreğinde ve 2021’de alınabilir.
UMUTLARI ARTTIRAN GELİŞMELER
Umutları arttırıcı iki gelişme var: Çin’de virüsün kısmen kontrol altına alınması ve ülkelerin para politikalarının tek başına yeterli olmayacağını anlayarak maliye politikalarını devreye sokmaları. Ancak, bunlar 2020’nin kayıp bir yıl olabileceği ihtimalini azaltmaya yetmeyecek.
Önceki yazılarımda, bu virüsün Türkiye ekonomisi üzerine negatif ve pozitif olası etkilerinin olabileceğini anlatmaya çalışmıştım. İbrenin 2020 için negatife döndüğünü söyleyebiliriz. Küresel ekonominin derinden sarsıldığı bir zamanda, hele ki en büyük ekonomik partnerimiz Avrupa ile etkileşimin durma noktasına geldiği bir aşamada, Türkiye ekonomisinin negatif etkilenmemesi söz konusu olamaz.
TÜRKİYE İÇİN GEREKLİ ADIMLAR
Türkiye ekonomisi üzerine kısa vadeli etkileri asgari düzeyde tutmak için reel sektöre yönelik atılan adımları kabaca şöyle özetleyebiliriz:
- Reel sektörün ayakta kalması için ilave kredi limitlerinin açılması ve bazı mevcut kredilerin ödenmesinin ise belli bir süre ertelenmesi
- Nisan-haziran döneminde temerrüde düşen şirketlerin kredi siciline mücbir sebep yazılması
- Virüs krizinden doğrudan etkilenen 10 sektörün vergi ödemelerinin ertelenmesi
- İşsizliğin artmaması için kamunun şirketlere sunduğu düzenleyici olanakların genişletilmesi
Kısa vadeli teşvik ve canlandırma politikaları kamu maliyesine yük getirecektir. Orta vadede bunun nasıl finanse edileceği meselesi var. Bununla birlikte virüsten sonra küresel ekonomik yapı ciddi bir değişimden geçecek. Bu değişimlerin neticesinde Türkiye ekonomisinin küresel boyuttaki konumunu güçlendirmek için atılması gereken uzun vadeli adımlar olacak. Bunlar şu anın konuları değil. Bu politikaları konuşmak için önce ortalığın sakinleşmesi gerekiyor.
20 Mart 2020 Cuma