Şair Sezai Karakoç, medeniyet tasavvurumuzun dayandığı üç temel unsuru;ahlaki gelişim, yetenek gelişimi,düşünce ve sanat gelişimi olarak ifade eder. İşte ülkemizin özel yetenekli insan potansiyelinin eğitimi de bu doğrultuda ve bu anlayış içerisinde olmalı. Hikmetli insan kaynağı ve ülkemizin gelişim stratejisi açısından bu potansiyeli; birey mutluluğu, bilgi, hikmet, devlet ve gelecek açısından hem iyi eğitim hem de iyi yönlendirme yapma, en doğru olandır.
Doğal olarak her ülkenin özel yetenekli potansiyeli bulunuyor. Buna İngilizce literatürde ‘gifted’ deniyor. Türkçeleştirirsek; topluma armağan çocuklar gibi bir anlam çıkıyor. Başka bir ifade ile ve tam anlamıyla Allah’ın topluma armağanı olan çocuklar, yani ‘Allah vergisi çocuklar’ desek yanlış olmaz. Milli Eğitim Bakanlığı bu çocukları tanımlamaya yönelik kullanılan; üstün zekalılık, üstün yeteneklilik gibi kavramlaştırmaların ayrıştırıcı olduğundan hareketle daha az ayrıştırıcı özelliğinden dolayı ‘özel yetenekli’ kavramını kullanıyor. Ama bunların hiç biri, topluma armağan çocuklar anlamını taşımıyor.
Ülkemizin özel yetenekli potansiyelinin tanımlanmış ve örgün eğitimdeki kısmı bilim sanat merkezlerinde destek eğitimi formatı ile yapılmaya çalışılıyor. Türkiye´de özel yetenekli öğrencilerin eğitimi ile ilgili olarak en kapsamlı destek eğitim modelinin uygulandığı kurumlar olan BİLSEM´ler, okullar gibi kazanımların ölçüldüğü merkezler olmayıp, özel yetenekli öğrencilerin bilimsel düşünce ve davranışlarla estetik değerleri birleştiren üretken, problem çözen bireyler olarak yetişmelerini sağlayan destek eğitim merkezleridir.
BİLSEM’lerdeki öğrenciler bu ülkenin yetenek havuzunu oluşturuyor. Bu havuzu hem genişletmek hem de niteliğini artırmak ülkemizin hikmetli eğitimi için çok önemli bir kazanım. Bunun devamlılığı ve değerlendirilmesi ise ayrıca önem taşımaktadır. Bu havuz üzerinden hikmetli insan kaynağını geliştirmeye yönelik bir çok proje düşünülebilir.
KÜRESEL DEVŞİRME AĞINA DÜŞMEMEK İÇİN
Milli Eğitim Bakanlığı, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Çocuk Vakfı ile birlikte geçtiğimiz hafta çok sayıda akademisyen ve uzmanların katılımı ile ‘Özel Yetenekliler Çalıştayı’ düzenledi. İki gün boyunca konunun farklı boyutları üzerinde ciddi müzakerelerde bulundular. Uygulamaya yönelik çok sayıda öneri geliştirildi. Bütün bunlardan ülke ölçekli bir yol haritası çıkarılacak. Bu ise özel yeteneklilerin eğitimi alanında zaten yapılmakta olanları daha da iyileştirici bir rol oynayacak. Bu insan kaynağı ülkenin geleceği açısından son derece stratejik ve önemli. FETÖ yapılanması yıllardır bunu acımasız bir şekilde iç devşirme yöntemi ile dumura uğrattı. Ülkenin seçkin insan kaynağını mankurtlaştırma sureti ile devlet düşmanı hale getirdiler. 15 Temmuz hain darbe girişimi bu devşirmeler kullanılarak yapıldı. Kısacası, bu alanda çok insan da kaybettik çok zaman da. Bu yüzden elimizden geldiğince hızlı davranmak mecburiyeti vardır.
İşte bu acı tecrübeyi yaşayan Türkiye, bu alanda hiç boşluk bırakmayacak şekilde rasyonel ve acele etmesi gerekir. Bu konuyu Milli Eğitim Bakanlığı’nı aşan bir sorumluluk halinde, ülke politikası haline getirerek bütün kurumlarla işbirliği halinde düşünmek gerekir. Aksi durumda küresel devşirme unsurlarının cazibesine kapılma tehlikesi bu kesim için her zaman vardır ve bu ciddi bir tehlikedir. Seçkin insan kaynağı uzun vadeli planlamalarla ve sabırla yetiştirilir ama büyük işler de bunlarla başarılır. Ticarette, teknolojide, sanatta, bilimde ve dahi siyasette.
28 Ocak 2019 Pazartesi