Türkiye yüzyılı, yeni bir ruh ve heyecanla resmi olarak başlamış oldu. Ülkeye, milletimize ve insanlığa hayırlı olsun. Türkiye, büyük ölçüde kendi iç dinamikleriyle hareket eden bir ülke ve daima ileriye bakar. Olması gerekenleri idealize ederek bir kurgu yapar. Hz. Mevlana’nın ünlü deyişiyle ‘Dün dünde kaldı cancağzım, bugün yeni şeyler söylemek lazım’ felsefesine inanır. Dolayısıyla doğru olan; Türkiye yüzyılının ilk günlerinde kültür ve eğitim konularını gündemimizin baş maddesi yapmaktır. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, kültür ve eğitim konularında istenen başarıyı yakalayamadık. Şimdi artık mazeretimiz yok. Hem Türkiye yüzyılı diyeceğiz hem de başaramadık deme lüksümüz yok.
* * *
Kültür ve eğitim konusunda bu sefer en iyisini yapmakla mükellefiz, buna da mahkûmuz. Bu sebeple işin başında bu konularda hem muhteva hem de koordinasyon olarak çok başarılı bir çıkış yapmamız gerekir. Bu çıkış birçok nedenden ötürü büyük önem taşır.
Öncelikle birey nezdinde kültür, eğitim sürecinin bir çıktısıdır. Geniş anlamda kültür, yeni jenerasyona eğitim yolu ile aktarılır ve birbirlerini etkileyici, besleyici özelliklere sahiptir. Ülke adına ortaya çıkacak uzun vadeli başarılar, eğitim-kültür alanında ulaşılan başarı ile yakından ilişkilidir. Bu alanların iyi koordinasyonu ve başarısı ortak bir çıktı olarak kültürün çatışmacı değil, uzlaştırıcı boyutunu işlevsel hale getirir. Bu da bizim için çok boyutlu kazanım demektir. Toplumsal barış ve uzlaşı bu alanlardaki başarı ve etkin varoluş ile sağlanır ve korunur. Aslında bu alanlarda çok başarılı işler de yapıldı fakat bir bütünlük, insicam ve koordinasyon sağlanamadığı için kısmen de yaşanan siyasal gerginlikler sebebiyle etki zayıf kaldı ve başarısız bir imaj algısı oluştu. Küçük dokunuşlar ve etkin koordinasyon ile bunu başarabiliriz.
* * *
Kültürün kendi dinamikleri ile hareket edebilmesi için kendi Bakanlığında başat olması şart. Bunun için öncelikle turizmi doğru konumlandırmak gerekir. Turizm; ticari boyutu yüksek olan bir sektör. Bir ticari sektör olan turizm, Bakanlıkta ismi geçmek üzere ‘Ticaret ve Turizm Bakanlığı’ yapılarak Ticaret Bakanlığı bünyesine dahil edilebilir. Turizmciler de bundan rahatsızlık duymazlar, aksine memnun olurlar. Kültür, muhteva olarak çok önemli, ancak turizmin iç dinamiğine ayak uydurması ve birlikte yol yürümesinde zorlukları var.
Eğitim ve kültürü düzgün bir koordinasyon ile yönetmeyi başarabilirsek, toplumun önündeki kök sorunları uzun vadeli olarak çözme sürecini başlatabiliriz. Böylece bu bize, hep şikayetçi olduğumuz; eğitimde, kültürde ‘iktidar’ olmanın yolunu açar. Bu da değişim için iyi bir zemin oluşturur. Siyaseti de rahatlatır. İktidarı da daha kalıcı bir konuma taşır. Zira biliyoruz ki, bu iki alanda ‘iktidar’ olunamazsa toplumun derinliklerine nüfuz etmekte problemler yaşanır. Bunu geçtiğimiz dönemlerde çokça yaşayıp gördük.
* * *
Biliyoruz ki, iktidar olmaktan da asıl maksat; eğitim ve kültür içerisinde yetişmiş, maneviyatla harmanlanmış yeni jenerasyondur. Genç kuşakları hakikat anlamında iktidardan memnun olmaları sonucunu doğuracak bir iş çıkartılabilirse siyasetin önü açılır, toplum da siyaset de rahatlar. Eğitim ve kültürü, toplumla birlikte yapılan ve birleştirici boyutu önemli bir alan olarak görmek gerekir. Ve bu çerçevede eğitim-kültür üzerinden gönüller inşa edebiliriz. Bu milletin gerek kültür adamlığı, gerekse duayen eğitimciler ve her iki alandaki birikim anlamında kapasitesi çok yüksek. Yeter ki, bu kapasiteyi rasyonalite içerisinde ve uzun vadeli planlamalarla kullanalım. Bilelim ki, önümüz açık. Bu milletin kapsayıcılığı ve bakış zenginliği nadir bir değer. Büyük liderliğe eğitim ve kültürde de büyük olmak yaraşır.
29 Mayıs 2023 Pazartesi