Dr. Can GÜRLESEL

Dr. Can GÜRLESEL

Diğer Yazıları

Türk Lirası, 2016’da önemli ölçüde değer kaybetti. Değer kaybının nedenleri büyük ölçüde biliniyordu. Daha sonra Türk Lirası 2017’nin eylül ayına kadar istikrarlı bir seyir izledi ve yüzde 10’a yakın değer kazandı veya bir önceki yılın kayıplarını bir ölçüde telafi etti. Ancak ekim başından itibaren Türk Lirası yeniden hızla değer kaybediyor. Bu çerçevede Türk Lirası’nda neler olduğunu değerlendirelim:

1 - EKONOMİDEKİ GENİŞLEMECİ POLİTİKALAR

2016’daki gelişmelerden sonra Hükümet, zamanında ve doğru önlemler aldı. Bunlara bağlı olarak 2017’de üç önemli gelişme sağlandı. Öncelikle piyasalarda kaybolan güven geri geldi. Ödeme ve tahsilat sorunları büyük ölçüde çözüldü. Ve iç talep yeniden canlandı. Ancak bu iyileşmeler sağlandıktan sonra genişletici para ve maliye politikalarına devam edilmeye başlandı ve kalıcı hale gelen bu politikalar enflasyonu kontrolden çıkardı. Buna bağlı olarak Türk Lirası’na güven azalmaya başladı. Özellikle yabancılar enflasyon ve faizlerdeki artıştan ve bu artışlara rağmen uygulanan politikalardan endişe etmeye başladı.

2 - DIŞ TASARRUFA BAĞIMLIYIZ

Türk Lirası’na olan güven kaybında ‘yabancılardan bize ne’ diyemeyiz. Çünkü Türk ekonomisi ilk 10 ülke içine girmeyi hedefliyorsa para birimine de güven duyulması ve talep edilmesi gerekiyor. Daha kısa vadede ise ekonominin her yıl 200 milyar dolar dış kaynağa ihtiyaç duyması nedeniyle yabancıların tasarruflarına bağımlı durumdayız. Maliye Bakanı’nın açıklaması ile vadesi gelen dış borçlar ve cari açık ile bütçe açığının finansmanı için 210 milyar dolara ihtiyaç duyuyoruz. Bu kadar yüksek dış finansman ihtiyacı varken diğer gelişen ülkelere göre cazibemizi azaltan yükselen enflasyon, sıkıntı kaynağı olmaya başladı. Buna bağlı olarak daha yüksek faizler talep edilmeye ve oluşmaya başladı.

3 - YURTDIŞINDA TÜRKİYE’YE KARŞI GİRİŞİMLER

ABD’de şu anda Türkiye’ye karşı birden fazla konuda soruşturma ve dava yürütülüyor. Bunların tamamında da doğrudan veya dolaylı olarak Türk vatandaşlarına ve kurumlarına suçlamalar yöneltiliyor. Suçlamaların bir bölümü nedeniyle Türk bankalarına yönelik yaptırımlar uygulanabileceği de iddia ediliyor. Türkiye aleyhine oluşan bu süreç, ister istemez Türk Lirası’ndan kaçışı hızlandırıyor.

4 - MERKEZ BANKASI NELER YAPTI?

Merkez Bankası, Türk Lirası’ndaki hızlı değer kaybı karşısında ‘son dönemde piyasalarda ekonomik temellerle uyumlu olmayan sağlıksız fiyat oluşumları gözleniyor’ tespitini yapıp, çeşitli önlemler aldı. İlk olarak finanse ettiği ihracat kredilerinin ilan ettiği görece düşük seviyeli kurlar karşılığında TL ile kapatılması olanağı sağlandı. Rezerv opsiyon katsayılarını indirerek bankalara 1.4 milyar dolar döviz olanağı bulundu. Daha sonra yılsonuna kadar 3 milyar dolar tutarında Türk Lirası uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalelerinin gerçekleştirilmesine karar verildi. Son olarak TL olanaklarını azaltıp, TL fonlama maliyetlerini yüzde 12.00’dan yüzde 12.25’e çıkardı. Ancak Merkez Bankası’nın adımları, Türk Lirası’ndaki değer kaybını önleyemedi. Bizce bunun ana nedeni kur artışlarının nedeninin yanlış tespit edilmiş olması. Kur artışlarının nedeni, büyük ölçüde ekonomik ve ana kaynağı Merkez Bankası’nın ana hedefi olan enflasyondaki artış.

5 - MERKEZ BANKASI NELER YAPMALI DA ENFLASYON HEDEFLEMESİNE GERİ DÖNMELİ?

Merkez Bankası, enflasyon ile mücadelede yeniden enflasyon hedeflemesine dönmeli. Enflasyonu birkaç yıl içinde üç haneli rakamlardan tek haneye indiren, enflasyon hedeflemesi oldu. Merkez Bankası çoklu faiz uygulamasına geçerek enflasyon hedeflemesini fiilen 2011 sonunda bıraktı. Kendimize özgü enflasyonla mücadeleye bir de parasal genişlemeyi ve geç likidite penceresinden fonlama yapmayı ilave ettik. Böylece enflasyon ve döviz kurları birbirini besleyerek artışa geçti. Aynı dönemde gelişen ülkelerin büyük bölümü ise enflasyon hedeflemesini başarıyla sürdürdü. Enflasyonu ve faizleri de düşük tek hanelerde tuttular. Buna bağlı olarak 2017’de birkaç riskli ülke hariç gelişen ülkelerin para birimleri değer kazandı. Türk Lirası ise en çok değer kaybeden para birimine dönüştü ve değer kaybı, koşullar aynı kaldığı sürece devam edecek gibi görünüyor.

Son Söz: Türk Lİrası’na ilişkin ‘spekülatif’ iddiaları doğru olabilir, ancak bu spekülasyonları sadece ekonomide doğru işler yaparak önleyebiliriz.

28 Kasım 2017 Salı