PROF. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ
Türk Cumhuriyetleri, Türkî Cumhuriyetler ve kuşatıcı olması açısından ‘akraba toplulukları’nı da eklenen şekliyle isimlendirilen coğrafya, kim ne derse desin bütün problem alanlarına ve tüm yaşanmışlıklarına rağmen ortak noktaları ayrılıklarından daha çok olan bir coğrafyadır. Dolayısıyla süreç dahilinde eski kültürel/siyasi bütünlüğüne ve gücüne kavuşması da mümkün. Zira bu potansiyeli bu coğrafya fazlasıyla taşıyor. Yeter ki usûl ve ufuk açısından doğru yolda ilerleyelim.
Geçtiğimiz hafta bu çerçevede önemli bir toplantı düzenlendi. Türk Konseyi 6. Eğitim Bakanları Toplantısı ve Uluslararası Türk Akademisi Bilim Kurulu 4. Toplantısı, İstanbul’da gerçekleştirildi.Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer’in ev sahipliğinde düzenlenen toplantılara, Kazakistan Eğitim ve Bilim Bakanı Askhat Aimagambetov, Azerbaycan Eğitim Bakanı Emin Amrullayev, Kırgızistan Eğitim ve Bilim Bakanı Bolotbek Kupeshev, Özbekistan Halk Eğitimi Bakan Yardımcısı Temurjon Komilov, Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev, Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Darkhan Kydyrali ve Macaristan İstanbul Başkonsolosu Laszlo Keller katıldı.
TÜRK KONSEYİ DÖNEM BAŞKANLIĞI
Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer’in konuk bakanlarla özel görüşmeler yapması ve görüşmelerde; geçmişten beri devam eden dil, kültür ve medeniyet bağlarının, tarih önünde bizlere ortak bir geleceği tasarlama ve oluşturma misyonu yüklediğini hatırlatarak, Türk Konseyi Türkçe konuşan ülkeler arasında işbirliği ruhunun geliştirilmesi gerektiğini vurgulaması, problemlerin müşterekliği ve önemi konusunda yerinde oldu. Görüşmelerde ayrıca Türk Akademisi uhdesinde yürütülen ‘Ortak Türk Tarihi’, ‘Ortak Türk Edebiyatı’ ve ‘Türk Dünyası Coğrafyası’ başlıklı kitap çalışmaları ile akademik çalışmalara yön vermek üzere Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve üye ülkelerin görüşleri çerçevesinde belirlenen bilimsel proje alanları da ele alındı.
Bilindiği üzere Türk Konseyi, 3 Ekim 2009 yılında imzalanan Nahçıvan Anlaşması ile kurulmuş olup üyeleri; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkiye’dir. Macaristan ise gözlemci sıfatıyla katılıyor. Türk Konseyi’nin sekizinci zirvesi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde 12 Kasım tarihinde İstanbul’da yapılacak. Bu buluşmada Türk Konseyi dönem başkanlığının ülkemize devredilecek olması da özel bir önem taşıyor.
UZUN VADELİ SÜREÇ YÖNETİMİ
Şimdi tüm bu buluşmalar elbette önemli. Fakat aklımızdan çıkarmamamız gereken; ismi üzerinde bile uzlaşılamayan ve hem kültürel hem de siyasi olarak negatif yaşanmışlıkların mevcut olduğu ve halen de etkilerinin devam ettiği bir coğrafya üzerine konuşuyoruz. Türk ve İslam coğrafyasına ilişkin genel isimlendirmelerin bile arka planının karışık olduğu biliniyor. Sözgelimi İslam ve Türk çağrışımı yaptıran ülke isimleri yerine ‘Ortadoğu veya Orta Asya’ gibi tanımı bize ait olmayan coğrafi isimlerin kullanılmasının kesinlikle masumiyeti yoktur.
Tüm bu nedenlerle Türk ve İslam eksenli bu iki dünyanın ortak ülkesi olarak Türkiye’ye gerçekten önemli ve stratejik bir rol düşüyor. Yaşanmışlıkların periyodu göz önüne alınarak yine uzun vadeli bir süreç yönetimi planlanmalı. Bunun da ekseni ve bağlamı, eğitim ve kültür olmalı. Zira ilişkinin ve etkileşimin devamlılığı ancak bu şekilde mümkün görünüyor. Bahsettiğimiz eğitim bakanları toplantısının olması, hem de Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde zirvenin yapılacak olması, bu çerçevede oldukça fonksiyonel görülüyor. Yine Kültür ve Turizm Bakanlığımızın İstanbul Beyoğlu’nda organize ettiği Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nin ilk kez yapılacak olması, bu doğrultuda son derece önemli.
Zira biz aynı türküleri söyleyebilen ve dinleyen bir coğrafyanın mukimleriyiz.
05 Kasım 2021 Cuma