FATİH OKTAY
Trump yönetiminin Çin mallarına getirdiği ek vergiler, bu ülkenin ABD’ye ihracatında 2019’da bir miktar düşüşe yol açtıysa da Trump dönemi boyunca toplam ihracatının ve dünya ihracatındaki payının artışını durdurmadı. Bunun üzerine gelen Covid-19 pandemisi, Çin’in hem ABD’ye hem dünyaya ihracatının artmasına yol açtı.
EK GÜMRÜK VERGİLERİ
Ancak ek gümrük vergileri, ABD ekonomisini olumsuz etkiledi. Bu vergiler Çinli üreticiler tarafından satış fiyatlarına yansıtıldı, bunları ABD’li alıcılar ödedi. Bu durum üretim girdilerinde büyük ölçüde Çin’e bağlı olan ABD sanayisinde maliyetleri artırdı, rekabet gücünü düşürdü, dolayısıyla üretimi, istihdamı, ihracatı olumsuz etkiledi. Çeşitli araştırmalar ek gümrük vergilerinin ABD GSYH büyüme hızında yüzde 1’e yakın, istihdamda 300 bin dolayında bir düşüşe yol açtığını gösteriyor.
Trump yönetiminin Çin politikalarının ana hedeflerinden birini, Çin’in dünyanın imalathanesi konumunu değiştirmek oluşturuyordu. Bu gerçekleşmedi. Yabancı şirketlerle yapılan anketler, bunların büyük çoğunluğunun üretimlerini başka ülkelere kaydırmayı düşünmediklerini gösteriyor.
Trump yönetiminin bir diğer hedefi, Çin’in dünyada ekonomik, teknolojik, politik olarak dışlanmasını sağlamaktı. Bu da gerçekleşmedi. ABD-Çin çatışmasının en sert hale geldiği Trump yönetiminin son günlerinde Çin ile çevre ülkeleri arasında dünyanın en büyük ekonomik işbirliği anlaşması olan Kapsamlı Bölgesel Ekonomik Ortaklık Anlaşması imzalandı, hemen ardından da AB ile Çin arasında çok kapsamlı bir karşılıklı yatırım anlaşmasının koşullarında mutabakata varıldığı açıklandı.
TEKNOLOJİDE AĞIR DARBE
Ancak Çin teknoloji cephesinde ağır darbeler aldı. Kara liste uygulamalarıyla çok sayıda Çinli şirketin ABD kaynaklı teknoloji ürün ve hizmetlerini satın almasının engellenmesi, bunların üretim ve teknoloji geliştirme faaliyetlerini olumsuz etkiledi. Çinli şirketlerin ABD’de şirket satın alma, Çinli bilim insanlarının ABD’li meslektaşlarıyla ortak çalışma yapma, Çinli öğrencilerin ABD’de öğrenim görme, Çinli teknik insanların ABD’de teknik konularda çalışma olanaklarının kısıtlanması, bu ülke insan ve kurumlarının teknolojik gelişim olanaklarını olumsuz etkiledi. Ancak teknoloji savaşı ABD’ye de zarar verdi. Çin’e satış yapmalarının engellenmesi, ABD şirketlerini dünyanın en büyük entegre devre pazarından sağlanacak gelirlerden mahrum bıraktı. Bu durum şirketlerin kârlılıklarını, dolayısıyla Ar-Ge harcamalarını düşürdüğünden, ABD’nin teknolojik gelişimini olumsuz etkiledi. ABD’li bilim insanları dünyada en çok Çinli bilim insanları ile ortak çalışma yürütüyor ve bu araştırmalara en çok fon Çin tarafından sağlanıyordu. ABD’de üniversiteler ve sanayide çok sayıda Çinli önemli projelerde çalışıyordu. Çinli şirketler ABD’nin yeni teknoloji şirketlerine büyük boyutlarda yatırım yapıyordu. ABD’den Çin’e bilgi akışını kesmeye yönelik politikalar tüm bunların da yolunu kesti. Öte yandan, bu politikalar teknolojik yeterliliğe ulaşmayı Çin için bir ölüm kalım meselesi haline getiriyor ve ülkenin tüm kaynaklarıyla bu hedefe yönelmesine yol açıyor.
Sonuç olarak, Trump yönetimi Çin’e karşı görünürlüğü yüksek ancak etkisi düşük, seçim sonuçları izin verip de sürdürülebilseydi başarılı olma olasılığı çok düşük bir savaş verdi.
26 Şubat 2021 Cuma