istanbul-ticaret-gazetesi
istanbul-ticaret-gazetesi
Giriş: 09.05.2025 - 08:56
Güncelleme: 09.05.2025 - 08:56
AHMET EMRE BİLGİLİ

AHMET EMRE BİLGİLİ

Türkiye Maarif Vakfı ve Milli Eğitim Bakanlığı adına ortak bir heyetle Suriye’nin başkenti Şam’ı ziyaret ettik. Bu, Şam’a şahsen ilk ziyaretim ve kadim şehir Şam’ı ilk görüşüm. Hakikaten kültürel hayatımda bir eksiklik imiş, ilk onu fark ettim. Kısa zaman içerisinde birçok görüşme ve ziyaretlerimiz oldu. Vakıflar Bakanı ve Eğitim Bakanı ile görüştük, ardından Büyükelçimiz Burhan Hoca’yı ziyaret ederek konularımızı müzakere ettik. Önemli tarihi yapıları özellikle görmek istedik. 


Zira inandığımız bir husus; uzun yıllar kopan bağlarımız oradan tekrar bağlanacaktı. Kadim kültürel mirasın bu türden bir işlevi olur, hafızayı kopan yerden yeniden başlatırsınız. Halep ve birçok şehir yılların savaş yorgunluğu içerisinde, zaten tahribat da çok yüksek. Fakat Şam merkez büyük ölçüde korunmuş, dolayısıyla buradan hareket etmek doğru olur. Muhteva olarak yazının; siyasetten çok eğitim ve kültür bağlamında bir değerlendirme olmasını istedik. Sosyo-politik kuracağımız tek stratejik cümle; Suriye’nin Türkiye’nin bölgede ayağını sağlam basacağı yerin adı olmasıdır. 


Şam'ın simgelerinden biri tartışmasız Kasiyun Dağı'dır. Rivayet odur ki, bu dağ, Hz. Âdem'in oğulları Kabil ile Habil arasındaki çekişmenin geçtiği ve arza ilk masum kanının döküldüğü yerdir. Bundan ötürü ilk kanın aktığı yer anlamına gelen 'Dimaşk' adı kullanılıyor. Zaten sadece biz Şam diyoruz. Bunun da derin bir anlamı olmalı. Dağın tepesinde bir cami, altında da Hz. İbrahim'in (RA) doğduğu rivayet edilen bir mağara bulunur. Aynı zamanda bu dağda; Habil'in, Mevlâna Halid-i Bağdadi ve İbni Arabi'nin de türbeleri yer alır.


UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Emeviye Cami, Aramiler ve Romalılar döneminde tapınak, Bizanslılar zamanında ise katedral olarak kullanıldı. Bu açıdan önemli bir yere sahip ve Suriye’nin Ayasofyası gibi görülüyor. Orada saf tutmanın ve dua etmenin sembolik bir önemi var. Bununla birlikte Azem Sarayı, Palmira Antik Kenti, Hamidiye Çarşısı, Nureddin Zengi Bimaristanı, Süleymaniye Külliyesi ve Hicaz Tren İstasyonu, en önemli kültürel miras eserleri olarak biliniyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından yapılan Süleymaniye Külliyesi, kültürel mimarimizin izlerini taşıyor. 


Süleymâniye Külliyesi bugün Tekke Süleyman diye anılıyor. Kanûnî Sultan Süleyman’ın eseri olup Mimar Sinan tarafından tasarlanarak 962-966 (1555-1559) yılları arasında inşa edilmiştir. Osmanlı Padişahı Vahdettin’in mezarı da buradadır. Şehir surlarının altı görkemli kapısı bulunuyor. Şam ve diğer şehirler türbe açısından da çok zengin. Mesela, Bilal-i Habeşi, Yahya Peygamber, Selahattin Eyyubi ve ilk Türk askeri hava şehitlerinin mezarları da burada.


Muhteşem mimarisi ile Hicaz Tren İstasyonu, Şam’ın en bilinen yerlerinden biri. Medine ve Şam arasındaki ulaşımı sağlamak için yapılan Hicaz demiryolu, 1900’lü yıllarda Sultan Abdülhamit tarafından inşa ettirilmiştir. Hamidiye Çarşısı, Şam'ın sur içinde yer alan Suriye'nin en büyük merkezi çarşısıdır. Burası, 1780’de I. Abdülhamid'in emriyle inşa ettirilmiş, Sultan II. Abdülhamid tarafından da genişletilmiştir. Çarşı'nın uzunluğu yaklaşık 600 metre olup genişliği 10 metredir.  


Şam, Osmanlılar zamanında Şâm-ı şerif unvanı ile anılmış, şehrin imarı konusunda padişah ve valiler büyük gayret göstererek yeni eserler ortaya koymuşlardır. Bunda şehrin ilim merkezi olarak kurgulanması ve aynı zamanda sünnî düşüncenin önemli merkezleri arasında yer alması önemli görülmüştür.  


Kısaca belirttiğimiz gibi Şam’da hafızayı yeniden tesis edebilecek kadar kültürel miras eseri vardır. Şimdi bunların hem restorasyonunu yapmak hem de mümkünse tarihteki işlevi ile ilişkilendirerek çalışmalara başlamak gerekir. Elbette uzun vadeli sonuçlar açısından eğitim ve kültürel temelli çalışmalar önem taşıyor. İbn Haldun Üniversitesi’nin ‘Tekke Süleyman’ külliyesini bir eğitim merkezi olarak tasarlaması, Türkiye Maarif Vakfı’nın açacağı okullar için tarihi miras yapılarını düşünmesi bu açıdan önemli girişimlerdir. Yunus Emre Şam’da merkezini açmıştır, gururumuz TİKA çalışmalarını sürdürüyor ve tüm gönüllü kuruluşlarımız vazife başındadır. Sözgelimi küçük bir İTO heyetinin ‘oda faaliyetleri’ ile ilgili Şam’daki meslektaşlarına aktarabileceği birçok tecrübenin olduğuna inanırız. 


Eğer kıymetini bilirsek Suriye’de en stratejik kazanımın Türkiye’den dönecek ve iyi Türkçe bilen, kültürümüzle de hemhâl olmuş geniş bir kesimin varlığıdır. Bu potansiyel her açıdan ve her alanda dikkatlice iyi değerlendirilmeli. İfade etmek isteriz ki, Şam’daki kültürel miras başarımıza endeksli olarak bizi bıraktığımız yere bağlayabilir.