Yapay zeka, 21. yüzyılın en etkili teknolojilerinden biri olmaya çok ciddi bir aday. Bilgiye ulaşımı kolaylaştırma, veriye dayalı analizlerle karar alma süreçlerine yeni boyutlar kazandırma, zaman tasarrufu sağlama ve verimliliği artırma gibi ekonomik açıdan önemli potansiyel etkiler vaat ediyor. Bununla birlikte, yapay zekanın istihdam piyasasına, rekabet koşullarına ve veri güvenliğine bazı olumsuz etkileri de olabilir. Olumlu etkilerin mi yoksa olumsuz etkilerin mi ağır basacağı konusunda devletlerin uygulayacağı politikalar ve düzenlemeler, teknoloji geliştiricilerin öncelikleri ve uygulayıcıların performansı belirleyici olacak.
Bir köşe yazısında potansiyel etkileri derinlemesine analiz etmek pek mümkün değil. İTOSAM’ın geçtiğimiz yıl yayımladığı ‘Akıllı Otomasyon Çağında Ulusların Rekabeti: Yapay Zekâ, Robotlar ve Gelişen Ülkeler’ raporunda bu konuları daha derinlikli biçimde ele almıştık. Meraklısını bu rapora yönlendirmek isterim.
Bu hafta köşede ele almayı planladığım konu, şirketlerde yapay zeka (YZ) kullanımı üzerine olacak. TÜİK, geçtiğimiz günlerde ilk kez şirketlerde YZ teknolojileri kullanımına ilişkin istatistikler paylaştı. 2021’de şirketlerin toplam yüzde 2.7’si YZ teknolojilerinden herhangi birini kullanırken, oran 2025’te yüzde 7.5’e yükselmiş. YZ kullanımında büyük şirketler ağırlıkta. Küçük ölçeklilerin yüzde 6.6’sı, orta ölçeklilerin yüzde 9.6’sı YZ teknolojilerini kullanırken, büyükler arasında oran yüzde 24.1 seviyesinde.
YZ teknolojilerini en fazla kullananlar sırasıyla; (1) bilgi ve iletişim, (2) finans ve sigorta faaliyetleri ve (3) bilgisayarların ve iletişim araçlarının onarımı sektörlerinde faaliyet gösteren şirketler. YZ teknolojilerinin kullanım amacında ise pazarlama-satış, üretim-hizmet süreçleri ve Ar-Ge başı çekiyor.
YZ teknolojilerini henüz kullanmasa da gelecekte kullanmayı planlayan şirketlerin bu teknolojilere şimdiye kadar neden mesafeli durduklarına bakıldığında, en belirgin engelin yüzde 74.2 oranıyla ‘uzman personel eksikliği’ olduğu görülüyor. Maliyetlerin yüksek olması ve hukuki sonuçların net olmaması, YZ kullanmama nedenleri arasında ilk üçe giren diğer unsurlar.
YAPAY ZEKAYI İŞ SÜREÇLERİNDE DEĞERLENDİRMELİYİZ
Türkiye, YZ teknolojilerini geliştiren başlıca ülkeler arasında yer almayabilir. Ancak, Sanayi Devrimi’nden bu yana yaşanan teknolojik dönüşümler göstermiştir ki, ulusların kalkınması için yalnızca teknolojiyi üretmek değil, onu etkili biçimde uygulamak da büyük önem taşır. Şirketlerimizin YZ teknolojilerini görmezden gelme lüksleri yok. Hangi sektörde faaliyet gösterilirse gösterilsin, YZ önemli faydalar sunma potansiyeline sahip. Bu teknolojilerin ihmal edilmesi ise rekabet gücü açısından ciddi kayıplara yol açabilir.
Büyük ya da küçük fark etmeksizin, şirketlerimizin YZ teknolojilerini kendi iş süreçlerine nasıl ayarlayabileceklerine yönelik çalışmalar yürütmeleri lazım. Bunun için öncelikle şirketlerin iş süreçlerini işlenebilir verilere dönüştürmeleri şart. Profesyonel desteğe ihtiyaç duyulan durumlarda, bu işe ayrılacak kaynaklar gereksiz bir harcama olarak görülmemeli. Çünkü zamanında ve doğru biçimde yapılacak yatırımlar, ilerleyen dönemde şirket performansına çarpan etkisiyle olumlu yansıyacaktır.
Şirketlerimiz, “Kendi piyasamızda onlarca sorun varken, şimdi YZ teknolojisini düşünmenin zamanı mı?” diye sorabilir. Piyasa koşullarının zorlu olduğu konusunda haklılar. Ancak, tam da bu tür zor dönemlerin yeni açılımları aramak ve bulmak için iyi bir fırsat penceresi olduğunu da unutmayalım.