Orta Doğu’da son yıllarda yaşanan gelişmeler nedeniyle Türkiye’nin jeopolitik riskleri artmış bulunuyor. Jeopolitik risklerin zaman zaman fiili hale geldiğini de yaşamaya başladık. Özellikle Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelere karşı Türkiye El-Bab’a yönelik askeri harekattan sonra şimdi de Afrin’e yönelik yeni bir askeri harekat yönetiyor.
Türkiye, El-Bab harekâtında olduğu gibi Afrin harekâtında da ekonomik riskleri şimdilik iyi yönetmeyi başarıyor. Afrin harekâtı çok yeni olmakla birlikte kısa vadede özellikle mali piyasalarda yansımasının sınırlı kaldığı görülüyor. Döviz kurları üzerinde şimdilik önemli bir etki görülmüyor. Bu hafta içinde doların önemli ölçüde zayıflaması da bir şans oldu ve dolar karşısında Türk Lirası, Afrin harekâtı nedeniyle değer kaybı yaşamadı.
Mali piyasalarda Hazine, operasyonun yeni başladığı ilk günlerde önemli iki borçlanma ihalesi düzenledi. TL cinsinden yapılan borçlanma ihalelerine katılım oldukça yüksek gerçekleşti. İhalelerde, bankaların oldukça iştahlı oldukları görüldü. 10 yıl vadeli tahvilde ve TÜFE endeksli 10 yıl vadeli borçlanma ihalelerinde faizlerde de aşırı bir tepki görülmedi. Bu çerçevede riskli bir harekâta rağmen Hazine’ye güvende bir değişiklik olmadı.
Hisse senedi piyasası da tarihi rekorlarını, Afrin harekâtının başladığı haftanın içinde kırıyor. Bu çerçevede yatırımcılarda harekâtın kısa süreceği ve bu nedenle de hisse senetleri piyasasında bir sıkıntı yaşanmayacağı düşüncesi ağırlıklı. İşlem hacmi de yerli ve yabancılarda yüksek gerçekleşiyor. Aynı hafta içinde gelişmiş ülke borsalarının da rekorlar kırması ve gelişen ülkelere yatırım iştahının sürmesi, Türk piyasalarındaki iyimserliği destekledi.
Ocak ayı içinde tüketici güvenindeki artış da olumlu bir gelişme. Muhtemelen Bloomberg ve TCMB-TÜİK tüketici güven endeksi için anketler, Afrin harekâtı öncesi yapıldı. Buna rağmen en azından piyasalardaki harcama temposunda ilk hafta bir yavaşlama görülmedi.
Bundan sonra Afrin’e yönelik sınır ötesi harekatında izlenecek en önemli risk, başta ABD olmak üzere ilgili ülkelerin harekata karşı tutumları olacak. Hemen tüm dünya, harekatın meşruluğunu kabul etmiş bulunuyor. Bu, risklerin yönetilmesini kolaylaştırıyor. Ancak meşruluğun kabulü ile birlikte tüm dünyada aynı zamanda harekatın kısa süreli ve geçici olacağı beklentisi de var. İşte bu nokta çok kritik ve ekonomi üzerindeki esas riskleri, bundan sonraki olası gelişmeler taşıyor. Bu nedenle Türkiye, Afrin harekatını yürütürken diplomasi tarafını da çok etkili kullanmayı sürdürmeli.